Kayıtlar

2013 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Yaş Aldıkça Gençleşebilmek...

Yeni yıl deyince benim için olmazsa olmazlardan biri Saatli Maarif Takvimi’dir. Rahmetli babamda öğrendiğim bu alışkanlığı halen devam ettiriyorum. Yakın bir döneme kadar Saatli Maarif Takvimi birçok evde kullanılırdı. Bu takvimin sayfaları, ilgili gün bittiğinde koparılır; sayfadaki özlü sözler, o gün doğan kız veya erkek çocuklar için önerilen isimler, ilgili günün tarihteki önemi, zemherin düşmesi, ayın durumu gibi doğa olayları dâhil birçok bilgi bu sayfaların üzerinde yer alırdı. Bu bilgiler okunur, okunan takvim yaprağı bir süre saklanırdı. Duvara ilk asıldığı gün kocaman bir kütle olan bu takvim, yapraklarının gün aşırı koparılması sonucu yapraklar gün gelir biterdi. Biter bitmesine ama bitmesine yakın alınan yenisi duvardaki yerini alırdı. Tekrar yaprakları koparmaya başlanırdı. Yıllar böyle akıp geçti. Bizim evimiz de bu takvimin duvara asıldığı evlerden biriydi. Rahmetli babam her yeni yılda bu takvimi evin duvarına kendi elleriyle asardı. Saatli Maarif Takvimi’nin b

KUŞAKLARARASI SİNERJİ YARATMA

  Bir önceki yazımda yeni nesil entelektüel sermaye konusunu işlemiştim. Yazıda, Y Kuşağı olarak adlandırılan genç kuşağın entelektüel sermayesini etkileyen ana hususları; bu hususların iyileştirilmesi için sektörler arası bir işbirliğinin olması gerektiğini belirterek, bu kuşağa yapacağımız yatırımların ulusal gelecek stratejilerimiz açısından önemli olduğunu yazmıştım. Hemen her kesim ve sektörün (kamu sektörü, özel sektör ve üçüncü sektör) Y Kuşağı’nı anlamaya çalıştığı bu dönemde Deloitte Global tarafından 16 ülkede,   Deloitte Eğitim Vakfı tarafından ise Türkiye dâhil olmak üzere, toplamda 17 ülkede uygulanan e-ankete dayalı bir araştırma raporu yayınlandı. “Y Kuşağı İnovasyon Araştırması” isimli bu rapor, online olarak düzenlenen 15 dakikalık kantitatif soru formunu toplam 17 ülkeden, 5.283 Y Kuşağı temsilcisinin verdiği cevapları içeriyor.   Rapor, Y Kuşağı’nı ”Ocak 1982 ve sonrası doğumlu, en az yüksekokul mezunu ve tam zamanlı çalışanlar” olarak; inovasyonu “mevcu

YENİ NESİL ENTELEKTÜEL SERMAYE

  Onuncu Kalkınma Planımız 2 Temmuz 2013 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde kabul edildi. Ülkemizin 2023 hedefleri doğrultusunda hazırlanan Onuncu Kalkınma Planımız; yüksek, istikrarlı ve kapsayıcı ekonomik büyümenin yanı sıra hukukun üstünlüğü, bilgi toplumu, uluslararası rekabet gücü, insani gelişmişlik, çevrenin korunması ve kaynakların sürdürülebilir kullanımı gibi unsurları kapsayacak şekilde tasarlandı. Ülkemizi yüksek refah seviyesine ulaştırma yolunda önemli bir işlevi olan Onuncu Kalkınma Planı “Nitelikli İnsan, Güçlü Toplum” , “Yenilikçi Üretim, İstikrarlı Yüksek Büyüme”, “Yaşanabilir Mekânlar, Sürdürülebilir Çevre” ve “Kalkınma İçin Uluslararası İşbirliği” olmak üzere dört ana başlıktan oluşuyor. Bu başlıklar doğrultusunda ülkemizin büyüme performansının daha yüksek, istikrarlı ve sürdürülebilir bir yapıya kavuşturulması, rekabet gücünün ve toplumun refah seviyesinin artırılması öngörüldü. Onuncu Kalkınma Planımızda öngördüğümüz hedeflerimizin gerçekleşt

SOSYAL MEDYAYI ANLAMAK

  "Kollu, şeritli hesap makineleri, mekanik, elektrikli daktilolar, kalamozalardan oluşan büro ve kayıt malzemeleri, telgraf ve teleks ile iletişim, PTT santralleri aracılığıyla yapılan şehirlerarası ve uluslararası görüşmeler... " Bunlar, benim yaşıtlarımın anımsadığı, zamanında kullandığımız bilgi ve iletişim teknolojisinin ürünleriydi. Geçmiş zamanın teknolojisi ile geçmişin çalışma ortamı ve iş yapış biçimleri de doğal olarak bugünden çok farklıydı. Her şey, görünen ortamda,   elle tutulur, dokunulur ilişkiler içinde yaşanıyordu.    Bugünün sanal ortamında ise her şey o kadar hızlı yaşanıyor ve değişiyor ki, geçmiş zamanın teknolojisini yaşayanlar bile, bu deneyimlerini hafızalarında canlandırmakta güçlük çekiyor. Bu kuşak, ilgili yöntem ve araçları sanki hiç yaşamamış gibi geçmiş teknoloji ve iş tecrübelerini son kullanma tarihi geçen bir mal gibi kendi hafıza raflarından indirdi.   Geriye dönüp bakarken, geçmişi hafızamda canlandırıp bugünü düşündüğümd

TİDE VE MED CEZİR

  Dalgaların aşındırdığı kayalıkları izlemek, bana var oluşu çağrıştırır.   Med cezir (gel-git) sayesinde, ayın etkisi ile su gibi “yumuşak” bir maddenin kaya gibi “sert” bir maddeyi, milyonlarca yılda aşındırması doğadaki sabrın ve etkilemenin bir ifadesidir. Doğadaki bu kudretin, varoluşumuz için çok anlamlı olduğunu düşünüyorum. Bilindiği gibi med cezir, ay veya güneşin deniz üstündeki çekim gücünden kaynaklanır. Ay, güneş ve dünya aynı doğru üstündeyse ay ve güneşin çekim kuvveti birbirine eklenir. Dik açı oluşturacak şekilde ise, ay ve güneş birbirlerinin etkilerini zayıflatır.   Yani etkinin iyi olması için, aynı doğru üstünde olmaları gerekir. Ay ve güneşin çekim gücüne dünyanın merkezkaç gücü de eklenince, dünyanın aya dönük yüzündeki sular kabarır, öteki yüzündeki sular ise alçalır. Böylece, ay, dünya çevresinde dolaştıkça, dalgaların kabarma bölgesi de yer değiştirir. Kısaca saydığımız bu doğa olayı, birçok ezgiye ilham vermiş, sanatta sıkça kullanılmıştır. TİDE

ORTAK AKLIN ERDEMİ

                                                                                   Çocukluğumda bana alınan oyuncakların ömrü çok uzun olmazdı. İç mekanizmalarına, nasıl çalıştıklarına olan merakım nedeniyle onları çok çabuk bozardım. Bu merak sonucu yaşadığım keşif ve öğrenme süreci benim için en keyifli oyun olurdu. Yıllar sonra meslek seçimimde de doğamda var olan bu merak duygusunun etkili olduğunu söyleyebilirim. Denetçilikte meraklı olmanın analitik araştırmacılığı tetiklediği hepimizin malumudur. Göreviniz gereği duyacağınız bu merak inceleme konunuz ile ilgili ilişkileri, süreçleri irdelemenizin yanı sıra mesleğinizin işlevini de size sorgulatır. Bu sorgulama değişim ve gelişimin vesilesi de olabilir.     Küreselle ş me, teknolojinin gelişimi, bilgi toplumu olma, kurumsal yönetim yaklaşımı, AB müzakere süreci, yapılan ve yapılmakta olan yasal düzenlemeler finans ve reel sektor ile kamu sektöründe kurum ve şirketlerde birçok değişikliğe neden oldu. Yönetim anlayışınd

GÜNEŞİN OLSUN GÖNLÜNDE

  Deneyimlerimin bana öğrettiği birçok şey arasından insanı farklı kılan, lider yapan özelliğin çok yönlü olmaktan geçtiğini gördüm.   Yazılarını deneyimlerinden esinlenerek kaleme alan, yaşam dersleri karşısında daima öğrenci kalmayı tercih eden biri olarak bu yazımda iş başı deneyimlerim yerine iş dışı deneyimlerimden öğrendiklerimi sizlerle paylaşacağım. Denetim gibi çeşitli güçlüklerle dolu, stres ve baskı yoğun, normal mesai saatlerine sığmayan bir mesleğin mensubu olarak iş dışı deneyimlerden söz etmek şaşırtıcı gelebilir. Çünkü birçok insan iş dışı rol ve sorumlulukların işyeri performansını kısıtladığını düşünür.   İş dışı ilgi alanlarının, rol ve sorumlulukların bizi başarıya götürebileceği, çeşitli fırsatlarla dolu olduğu düşünülmez.   Düşüncelerimizde böyle bir kısır döngünün oluşumuna izin verdiğimiz takdirde yaşam derslerinden yararlanma olanağını kısıtlamış oluyoruz.   Aile ve toplum olarak ilgi alanlarımız, rol ve sorumluluklarımız olduğu düşünüldüğünd

NESİLDEN NESİLE DEVAM EDEN ŞİRKET YARATMAK

  Dünyada olduğu gibi ülkemizde de iş hayatımızın kurumsal varlıkları olan şirketlerimizin belirleyici özelliği hemen hemen hepsinin birer aile şirketi olduğudur. Kurucu aile büyüğünün bir ürünü olan bu aile şirketleri, kurucusu ya da kurucularının girişim zekası ve liderlik becerileri ile hızla gelişim ve büyüme göstererek bir başarı öyküsüne dönüşürler.    Başarının sürekliliği, şirketin nesilden nesile sürmesi ise bu başarı nasıl sağlanacaktır?   Ülkemizde kurumsal ömrü yüz yılı aşan şirket sayısının iki elin parmakları kadar olduğunu düşünecek olursak sorumuzun yanıtı aile şirketlerinin geleceği açısından önem taşımaktadır.   Dünyada ve ülkemizde şirket ömrü ile ilgili bilgiler, kuşaklar arası geçişlerin azalan bir seyir izlediğini göstermektedir.   Bu tespitlerden hareketle aile şirketleri için kurumsal varlıklarını nesilden nesile devam ettirmenin önemli bir sorun olduğunu ifade edebiliriz.   Kuruluş, gelişme ve büyümede gösterilen başarının kurumsal varlığın