DENETİM HAYATTIR
Soma’da meydana gelen
ve ülkemizi yasa boğan maden faciası ile denetimin hayati önemine ilişkin acı
bir tecrübe yaşadık. Kamuoyuna yansıyan bilgilerden maden işletmelerinde
denetim konusunda ciddi zaaflar olduğu anlaşılmaktadır. Kamuoyu ile paylaşılan
bilgileri, yapılan açıklamaları değerlendirdiğimizde, denetimin kamuoyu,
işletme sahipleri ve çalışanlar nezdindeki algı farkı da çarpıcı biçimde ortaya
çıkmaktadır.
Yaşanan olayın acı ve
ölümcül bilançosu, denetim ile ilgili yanlış algının ortadan kaldırılması,
değer yaratan işlevinin anlaşılması için denetim konusunda toplumsal
farkındalığımızı da yeniden sorgulamamız gerektiğini göstermektedir.
Anlaşılacağı üzere, denetim konusundaki bilgi eksikliği veya algı farklılığı,
denetimin değeri önündeki en büyük engellerden birini oluşturmaktadır.
Denetimin topluma ve kurumlara hayat veren amacının anlaşılması ve bu
doğrultuda değer katması, denetim konusundaki bu bilgi eksikliği, algı
farklılığı ve farklı beklentilerin giderilmesiyle mümkün olabilecektir.
Soma'da meydana gelen
maden ocağı faciası ülke olarak hepimizi
derinden üzmüş ve etkilemiştir. Hayatını kaybeden maden emekçileri ve
geride kalan acılı ailelerinin yaralarını sarmaya çalıştığımız bu dönemde
gelecekte benzer olaylar yaşamamak için hepimizin rol ve sorumlulukları
bulunmaktadır.
301 vatandaşımızı
yitirdiğimiz bu acı olayın nedenleri üzerinde halen tartışmalar yapılıyor. Bir
yandan bu facianın neden önlenemediği, diğer yandan bundan sonra yapılması
gereken düzenleme, araştırma ve iyileştirme faaliyetleri üzerinde
duruluyor.
Bu
olaydan sonra başta kamu kurumları; ilgili bakanlıklar, madencilik kurum ve
kuruluşları olmak üzere sendikalar, ilgili meslek örgütleri, vb. sivil toplum
kurumları, özel işletmeler sahip oldukları bilgi ve birikimleri bu tür bir
olayın bir daha tekrarlanmaması için kamuoyu ile paylaşıyorlar. Bu birbirinden
değerli deneyimler ve bilgi birikimlerinden, sadece madencilik alanında değil,
tehlikeli işler sınıfındaki tüm sektörlerin de dersler çıkarması gerekiyor.
Bu tartışmalar
sonunda, iş sağlığı ve güvenliği başta olmak üzere bütün ilgili alanlarda varsa
gerekli güncelleme ve düzenlemelerin yapılması, ilerde bu tür olayların
yaşanmaması için bugünden atılacak en önemli adımlardan biri olacaktır.
Soma
olayında tartışılan konuların başında maden işletmelerinin denetimi geliyor.
Denetimin nasıl yapılması gerektiği, yapılan denetim eksikliği, denetim adı
altında yapılan yetersiz uygulamalar basında sıkça yer alıyor, çoğu zaman
konunun can alıcı noktası da bu oluyor.
Madencilik
gibi iş kazası riski yüksek sektörlerle ilgili kurum ve kuruluşların, söz
konusu risklerin etkili bir şekilde yönetilerek iş kazalarının bir kader
olmasının önüne geçilebilmesini sağlayabilmeleri için kamu adına yapılan
denetimlerin yanı sıra işletmelerde etkili bir iç denetim faaliyetinin
yerleştirilmesi de hayati bir önem taşımaktadır.
Çağdaş
yönetim anlayışının bir gereği olarak iç denetimin önemi gün geçtikçe
artmaktadır. Kurumların büyük değişimler geçirdiği, özel sektör kurumlarının
artan rekabet şartlarına uyum için sürekli bünyesinde güncellemelere gittiği,
kamu kurumlarındaki hizmet anlayışının yeniden tartışıldığı, buna bağlı olarak
mesleklerin de sürekli geliştiği bu ortamda iç denetimi kurumlarda önemli ve
vazgeçilmez kılan, onun kurumlara sağladığı katma değerdir.
İç
denetim, tüm dünyada farklı ortamlarda ve farklı yapı ve hedeflere sahip
kuruluşlarda uygulanmaktadır. Ayrıca her ülkenin yasal düzenlemeleri, kültür ve
gelenekleri de birbirinden farklıdır. Bu farklılıklar, iç denetim
uygulamalarını etkilemektedir. Bu nedenle iç denetim mesleğinin küresel olarak
kabul görmesi için uluslararası mesleki standartlar geliştirilmiştir. Mesleğin
temelini oluşturan vazgeçilemez unsurlar olduğundan hareketle, iç denetimi
tanımlamak için standartları referans alabiliriz. İç denetimin küresel mesleki
organizasyonu IIA – Uluslararası İç Denetçiler Enstitüsü’nün farklı kültür,
sektör ve kurumda iç denetim uygulamasını standart bir şekilde geliştirmek için
tasarladığı Uluslararası Mesleki Uygulama Çerçevesi (UMUÇ) iç denetimi şöyle
tanımlıyor:
İç denetim, bir kurumun faaliyetlerini
geliştirmek ve onlara değer
katmak amacını güden bağımsız ve objektif bir güvence ve danışmanlık faaliyetidir.
İç denetim, kurumun risk
yönetiminin, kontrol ve kurumsal yönetim süreçlerinin etkililiğini değerlendirmek
ve geliştirmek amacına yönelik sistemli ve disiplinli bir yaklaşım getirerek
kurumun amaçlarına ulaşmasına yardımcı olur.
Bu tanım
iç denetimin ana unsurlarını içermektedir. İç denetim mesleğinin çağdaş
uygulama ilkelerine referans olan tanımının içerdiği bu unsurları
irdelediğimizde; işletme sahipleri ve çalışanlar, işletmelerle ilgili
denetleyici ve düzenleyici kamu kurum ve kuruluşları için iç denetimin kurumsal
yönetim ve itibarın sigortası olduğu anlaşılacaktır.
İç Denetim Kurumlara Değer Katan Bir
Faaliyettir
Standartların
İç Denetim Terimler Sözlüğü bölümünde “Değer katma (Add value)” şu şekilde
tanımlanmaktadır:
İç denetim faaliyeti, tarafsız ve uygun
güvence sağladığında ve kurumsal yönetim, risk yönetimi ve kontrol süreçlerinin
etkinliği ve yeterliliğine katkı sağladığında değer katmış olur.
İç
denetimin en önemli özelliği, iç denetimin kurumu “geliştiren”, ona “değer
katan” bir faaliyet olmasıdır. Bu iç denetim faaliyetlerinin kurumlardaki en
önemli işlevidir. Yapılan iç denetim faaliyetleri, proaktif bir yaklaşımla
kurumun faaliyetlerini geliştirici, onlara değer katıcı nitelikte olmalıdır.
İşletmelerde,
iç denetimin faaliyetlerinin geliştirici etkisi, dünün işlem ve hata odaklı iç
denetim yaklaşımı yerine bugünün süreç odaklı, işin etkinliğinin artırılmasına
yönelik stratejik akıl ortaklığına doğru değişim ve gelişim gösteren iç denetim
yaklaşımı sayesinde mümkün olmaktadır. Kurumsal yönetim içinde iç denetimin bu
rolü değerlendirildiğinde; iç denetimin süreçlerin iyileştirilmesi, insan
kaynağının gelişimi, kurumsal performans ve verimlilik yönetimi, iç iletişim,
iyi uygulamaların paylaşılması, katma değer yaratılması konularında da etkili
bir rolü olduğu görülmektedir.
İç Denetim Bağımsız ve Objektif Bir
Faaliyettir
İkinci
önemli unsur, iç denetimin bağımsız ve objektifliğidir.
İç denetim faaliyetleri bağımsız olmak
zorundadır ve iç denetçiler görevlerini yaparken objektif davranmak zorundadır
(UMUÇ).
Bu
özellikler, iç denetçilerin yaptıkları çalışmaların kurum içinde güven
duyulmasının en temel koşullarını oluşturmaktadır.
İç
denetim faaliyetlerinin bağımsızlığı, herhangi bir yönetsel görev almamasını,
kurumun günlük işleyişinden bağımsız olmasını, idari açıdan herhangi bir
sınırlama getirilmeden görevin yerine getirilmesini ifade etmektedir.
Bağımsız
bir iç denetim faaliyeti, objektif bir iç denetçi profiliyle mümkün
olabilmektedir. Kurumlarda iç denetim faaliyetlerinin bağımsızlığı arttıkça, iç
denetçilerin objektifliği için uygun ortam yaratılmış olur. Objektiflik, iç
denetçilerin denetledikleri konu ve çalışanlara karşı tarafsız olması anlamına
gelmektedir.
Tarafsızlık
için, iç denetçilerin icrai görevler almaması, tarafsızlıklarını bozacak
durumlardan uzak durmaları gerekmektedir. Değerlendirmelerinin tarafsızlığına
zarar verebilecek veya zarar vereceği varsayılabilecek herhangi bir ilişkiye ve
faaliyete katılmazlar; bu katılım, kurumun çıkarlarıyla çatışan ilişki ve
faaliyetleri de içerir. Meslekî muhakemelerini zayıflatabilecek veya
zayıflatacağı varsayılabilecek herhangi bir şeyi kabul etmezler. İç
denetçilerin objektif olması, çalışmaları sırasında her türlü bilgi ve belgeye
ulaşması, çalıştıkları alanları belirli bir süre geçmeden denetlememeleri,
kurum içinde yönetimin yaptığı çalışmalar dâhil tüm faaliyetleri
denetleyebilmeleri ve çalışmalarının sonuçlarını en üst yönetim organına
ulaştırabilmeleri sayesinde sağlanabilmektedir.
Kurum
bünyesinde, iç denetim faaliyetlerinin bağımsızlığının ve iç denetçilerin
tarafsızlığının sağlanması, iç denetimin kurumda bir değer yaratması için
zorunluluktur.
İç Denetim Güvence ve Danışmanlık
Faaliyetidir
İç
denetimin diğer bir unsuru, iç denetimin temel işlevleri olan güvence ve
danışmanlık faaliyetleridir. İç denetçi, yaptığı çalışmalar aracılığıyla
paydaşlara ve üst yönetime bir “güvence” verir. Bu bir iç güvencedir. Bu iç güvence,
yapılan çalışmaların, kullanılan metodoloji ile değerlendirilmesi ve bu
değerlendirme sonucunun ilgili kişilere raporlanmasıdır. Güvence sağlama
işlevi, denetim faaliyetinin en klasik işlevi olup, kanıtlara dayalı olarak
kurumsal yönetim, risk yönetimi ve iç kontrol sürecinin incelenerek
değerlendirilmesinin sağlanmasını ifade eder.
İç
denetim, kurum içindeki birim veya faaliyetlerle ilgili üst yönetim veya diğer
benzer kurumlardan talep edilen ve yapılan çalışma sonucunda bir danışmanlık
hizmet sağlamaktadır. Bu faaliyetler,
herhangi bir icrai sorumluluk alınmadan yapılmalıdır. Danışmanlık faaliyetleri,
operasyon ve faaliyetlerin etkinliğinin geliştirilmesi, iç kontrol sisteminin
iyileştirilmesi hizmetini kapsamaktadır.
İç Denetim; Risk Yönetimi, Kontrol ve Kurumsal
Yönetim Süreçlerinin Etkinliğini Değerlendiren ve Geliştiren Bir Faaliyettir
Tanımın
diğer önemli bir bileşeni, kurumda risk yönetimi, kurumsal yönetim ve iç
kontrol sistemini değerlendirmek ve ona değer katmak amacıdır. İç denetim,
şirket ve kurumlarda mali raporlama sisteminin güvenilirliği, yasa ve
düzenlemelere uygunluk, faaliyetlerin ekonomikliği, etkinliği ve verimliliği,
bilgi sistemlerinin güvenliği ve güvenilirliği için vazgeçilmez faaliyetlerden
biri olarak kabul edilir. İç denetim,
şirket ve kurumlarda yönetsel hesap verebilirliğin yerleşmesine çok büyük katkı
sağlamaktadır. Risk yönetiminin bir parçası olarak önleyici niteliği
bulunmaktadır. Kurumsal yönetim kalitesini geliştirir, kurumsal değeri
yükseltir. Pay ve menfaat sahipleri için güvence sağlar.
Kurumsal
yönetim, kurumların faaliyetlerinde ve kurum paydaşlarıyla ilişkilerde adillik,
şeffaflık, hesap verebilirlik ve sorumluluk ilkeleriyle, faaliyetlerin etkinlik
ve verimliliği, raporlamaların güvenilirliği, yasalara uygunluğu, paydaşların
hak ve çıkarlarının korunmasını hedeflemektedir. Kurumsal yönetim ilkelerini
değerlendirdiğimizde, tüm menfaat sahiplerinin hak ve çıkarlarının korunduğu
bir güvence yaklaşımı ortaya çıkmaktadır.
Bu güvencenin sigortası, iç denetimdir.
İş
süreçlerin etkinliği ve verimliliği, raporlama sisteminin güvenilirliği ve yasa
ve düzenlemelere uygunluk konularında makul bir güvence sağlayan iç kontrol
sisteminin değerlendirilmesi, kurumlarda iç denetim tarafından yapılır.
İç
denetim faaliyetleri, bulunduğu şirketin kurumsal yönetim süreçlerinin objektif
bir şekilde gözden geçirilmesini sağlayarak kurumsal yönetim ilkelerine uyumun
gerçekleştirilmesine yardımcı olmaktadır. İç denetim fonksiyonu ayrıca,
gerçekleştirdiği denetimler ve katıldığı projeler çerçevesinde şirketin risk
profilini (varsa risk yönetim birimi ile birlikte) çıkarır, maruz kalınan veya
kalınması olası risklere karşı iç kontrol sistemi ve risk yönetim sistemlerini
değerlendirerek bunların etkinliği arttırır.
Denetim hayattır
Yukarıda
bölümler halinde özetlediğimiz özellikleri ile açıkladığımız iç denetim
yaklaşımı ve uygulamasıyla, bugün kamuoyuna yansıyan denetim ile ilgili zafiyetlerin
önüne geçilmesi, tekrar yaşanmaması için yol gösterici, toplumsal farkındalığı
arttırıcı sonuçlar alınması mümkün olacaktır. Diğer bir ifadeyle kamusal
düzenleme ve denetimlerin etkililiği için işletme içi risk esaslı denetimin
hayati önemi ortaya çıkmaktadır.
Uluslararası
mesleki uygulama çerçevesinde yer alan tanımı, standartları ve etik ilkeleri
ile uyumlu bir iç denetim uygulamasının iş hayatımızda yaygınlaştırılması
kaçınılmaz bir zorunluluk olarak ortaya çıkıyor. Yeni Ticaret Kanunumuz, şirket
sahipleri ve yöneticileri için tedbirli yönetici özeni sorumluluğunu öngörmekte
ve bu sorumluluğun gereği olarak iç kontrol, iç denetim ve risk yönetimi
konularındaki hükümleri ile iş hayatımızı düzenlemektedir.
Hukuki
düzenlemelerin gereklerinin yerine getirilmesi ise toplumsal farkındalığın gücü
ile etkileşim göstermektedir. Soma’da yaşadığımız acının “denetim hayattır”
gerçeğini toplumsal farkındalığa dönüştürmesi için madencilik gibi iş kazası
riski yüksek sektörlerde, iş sağlığı ve güvenliğinde çağdaş kurumsal yönetim
kalitesine erişmek üzere ortak aklın sinerjisinden yararlanılması gerekiyor.
Bu
çerçevede, ortak akıl platformu oluşturulması için ilgili uluslararası
kuruluşlar, işçi ve işveren sendikaları, sivil toplum ve meslek örgütleri ile
kamu otoritelerinin birlikte değer yaratmak üzere çözüm ortaklığı içinde
olmalarının yararlı olacağına inanmaktayız.
Bu
amaçla; uluslararası iyi uygulama örneklerinin araştırılarak ülkemiz için
tehlikeli işler sınıfındaki sektörlerde sürdürülebilir yönetim ve denetim uygulama
model ve düzenlemeleri için çalışmaların yapılması hayati bir ihtiyaç olarak
görülmektedir.
Yaşadığımız
acı bize sözün bittiği yerde olduğumuzu göstermektedir. Geride bıraktığımız Babalar
Gününün de hissettirdiklerini paylaşarak yazımı tamamlamak istiyorum.
Haziran ayında
babalarımıza koştuk. Kimimiz bizi büyüten mübarek ellerinden öptük, kimimiz
aziz hatıralarını anarak gözlerimizi zorladık. Soma’da babalarını kaybeden
evlatlarımız, kısa bir süre önce sarıldıkları babalarını yer altında
kaybetmenin üzüntüsü ile mezarlara koştu. Başarı dolu karnelerini babalarının
mezarlarına bırakan evlatlarımızın görüntüsü basına yansıdı. Sadece bu
çocuklardan birinin duyduğu acıyı, hissedeceği derin boşluğu düşünmek, bu yönde
bir empati duymak bile alınması gereken önlemlerin neden alınmadığını defalarca
sorgulamamıza yol açıyor. Bu sorgulamayı defalarca yapmamak için bireysel ve
toplumsal görevlerimizin farkında olmalıyız.
Bir düşünürün dediği
gibi, insan sadece yaptıklarından değil, yapabilecekken yapamadıklarından da
sorumludur.
Toplumsal, kurumsal
ve bireysel olarak denetim hepimiz için hayattır !...
Ali Kamil UZUN, CPA, CFE, MA, CRMA, CAC
Türkiye İç Denetim Enstitüsü Kurucu Başkanı
Yorumlar