KÜRESEL GELECEĞİMİZİ YÖNETMEK
Birleşmiş Milletler
Genel Sekreteri Ban Ki-moon, 27 Haziran’da, Kenya’nın Başkenti Nairobi’de
katıldığı bir toplantıda, 23 Eylül’de yapılacak iklim zirvesine bütün devlet
başkanlarının, sivil toplum kuruluşlarının, iş dünyası liderlerinin ve
temsilcilerinin katılması yönünde bir çağrıda bulundu. Ban Ki-moon, iklim
değişimi ile mücadele etmek ve sürdürülebilir bir kalkınma için bütün
sektörlerin ve bütün ulusların birlikte hareket etmesi gerekliliğini belirtti.
Bu kadar sorun varken BM
nezdinde bu sorunu bu kadar önemli kılan nedir?
Çevre konusu 15-20 sene
öncesine kadar dünyada sadece belli başlı insanların, küçük bir grubun
ilgilendiği, çoğunluğun duyarsız kaldığı, devletlerin ve hükümetlerin bir
politika yapma alanı olarak gündeme almadığı bir konuydu.
Bilim insanları tarafından, atmosfere salınan karbondioksitin ozon
tabakasını deldiği gerçeğinin ortaya çıkmasından ve bu olgunun somut
göstergeleri insanoğlunun gündelik yaşamını etkiledikten sonra dünya kamuoyunun
konuya olan ilgisi hızlanarak arttı.
Küresel Isınma Bizi
Nasıl Etkiliyor?
Doğal kaynakların sınırlı, talebin ise vahşi, adaletsiz ve
sınırsız olduğu bir yerkürede yaşıyoruz. Evimiz, yaşam alanımız olan
yerküredeki denge ciddi bir şekilde sarsılıyor, günden güne bozuluyor. Bizimle
birlikte yaşayan canlı türlerinin soyları tükeniyor. En insani gereksinimimiz
olan beslenmemizi sağladığımız gıdaların güvenliği tehdit altında. Yakaladığımız teknolojik büyümenin de bir
sonucu olarak enerji arzı, talepteki büyümeyi yakalayamıyor. Özellikle bu yaz,
İstanbulluların, sosyal statüsü ne olursa olsun dikkat kesildiği su sorunu
bütün dünyanın kafa yorduğu bir sorun haline geldi. Su kaynakları azalıyor,
olan su kaynakları kirleniyor. Milyonlarca insan temiz su bulmakta zorlanıyor.
Bilim insanları, insan
davranışları (üretim, sanayileşme, kentleşme… vb) sonucu atmosfere salınan
karbondioksit gazının küresel ısınmaya neden olduğunu belirtiyor. Bu ısınma,
iklimi değiştirmekte, değişen iklim yerkürenin yapısında ciddi değişikliklere
neden olmaktadır.
Küresel ısınma, bazı
bitki ve canlı türlerinin yok olması, nüfus artış hızının düşmesi (hatta bazı
ülkelerde eksi olması) ve nüfusun giderek yaşlanması, hızlı kentleşme, küresel
ekonomik sistemin bir yandan refah ve zenginliği, diğer yandan da fakirlik ve
yokluğa yol açması, kaynak (üretimde kullanılan başta enerji ve tarımsal
ürünler olmak üzere) kullanımının daha önce görülmedik şekilde hızla sorun
olmaya başlaması gibi sorunlara yol açtı.
Küresel Isınmanın
Gündeme Gelmesi
Bugün sürdürülebilirlik kavramı çerçevesinde tartışılan küresel
ısınmanın gündeme gelmesi ilk olarak Birleşmiş Milletler tarafından 5 Haziran
1972 tarihinde Stockholm’da toplanan “İnsan Çevresi Konferansı” dır.
Konferansta, çevrenin kapasitesine değinilmiş, kaynak kullanımında gelecek
kuşakların haklarına vurgu yapılmış, ekonomik ve sosyal kalkınmanın çevreyle
olan ilgisine dikkat çekilmiştir.
Bu konferansta sonra,
konu değişik boyutlarıyla çeşitli uluslararası alanlarda tartışılmaya devam
etti. Bu tartışmalar sırasında ekonomik büyüme modeli ile doğal kaynaklar
arasındaki ilişki tartışılmış; doğal kaynakların hızla tükenmesi sonucu,
gelecek kuşakların temiz içme suyu, gıda gibi temel kaynaklara ulaşımında
riskler olduğu tespit edilmiştir. Bunun yanında, 1983 yılında, Birleşmiş
Milletler’in bünyesinde kurulan, “Çevre ve Kalkınma Komisyonu” “Ortak
Geleceğimiz” raporu ile yoksulluğun kaldırılması, doğal kaynaklardan elde
edilen yararın eşit dağılımı, nüfus kontrolü, kirlilikle mücadele ve çevreye
duyarlı teknolojilerin kullanılması gibi sürdürülebilir kalkınma hedefleri
doğrultusunda çözüm arayan noktalar üzerinde durmuştur.
Böylece, çevreci aktivistler
yanında uluslararası örgütlerin konuya verdikleri önem arttı. Bugün birçok
alanda kullandığımız sürdürülebilirlik kavramı gündelik yaşantımızda en çok
kullandığımız alanlardan biri haline geldi.
Sürdürülebilirlik nedir?
Sürdürülebilirlik kelime anlamı olarak daimi olma yeteneğidir.
Ekoloji bağlamında ise, biyolojik sistemlerin
çeşitliliğinin devamlılığı olarak kullanılır.
Sürdürülebilirlik
kavramı Birleşmiş Milletler Çevre ve Kalkınma Komisyonu’nun 1987 yılı sonuç
bildirgesinde şöyle tanımlanıyor: "İnsanlık, gelecek kuşakların
gereksinimlerine cevap verme yeteneğini tehlikeye atmadan, günlük ihtiyaçlarını
temin ederek, kalkınmayı sürdürülebilir kılma yeteneğine sahiptir."
Sürdürülebilirlik
Bağlamında Neler Yapılıyor?
Bugün geldiği yer itibariyle küresel anlamda, en çok tartışılan
konuların başında sürdürülebilirlik çerçevesinde tartışılan küresel ısınma
konusu gelmektedir. Uluslararası toplantılar, çalıştaylar yapılıyor; küresel zirveler toplanıyor; konuyla mücadele
etmek için enstitüler, sivil insiyatifler, kamu girişimleri kuruluyor. Bu
sorunla mücadele etmek için, insanlar bir araya geliyor. Bu konuda kamuoyunun
gündemi sürekli canlı tutulmak isteniyor. Böylece, bu soruna neden olan
ekonomik kalkınma yaklaşımı başta olmak üzere, insanoğlunun yerküreye bakış
açısının değiştirilmesine çalışılıyor.
İş Dünyası ve
Sürdürülebilirlik
Çağımızın ekonomik kalkınma modeli bir yandan teknolojik olarak
bizlere muazzam fırsatlar sunarken; diğer yandan ormanların tahrip olması,
göllerin kuruması, büyük göçlerin yaşanması gibi yaşamsal sorunları beraberinde
getiriyor. Dedelerimizin hayal bile edemediği ürünleri kullanıyor, bu
gelişmenin nereye gideceğini öngörememenin heyecanını yaşıyoruz. Bu gelişmeler,
refahımıza refah, konforumuza konfor katıyor. Ancak en temel ihtiyaçlarımız
olan içilebilir su, soluyacağımız temiz bir hava ve besleneceğimiz gıda
konusunda bizleri kaygılandıran verilere her gün yenileri ekleniyor.
Bu gelişmeler, farklı kesimlerin çeşitli adımlar atmasını zorunlu
kıldı. Bu kesimler içinde iş dünyası da bulunuyor.
İş dünyası, bu gelişmeler üzerine, kamuoyundan gelen baskı
nedeniyle de bir dizi çalışmalar yapmaya başladı. Ülkemizde “İstanbul Menkul
Kıymetler Borsası Sürdürülebilirlik Endeksi”, “Kurumsal Yönetim İlkeleri Uyum
Raporu”, “ GRI Sürdürülebilirlik raporlaması” çalışmaları bu ihtiyaçtan doğan uygulamalara örnek
verilebilir. Bu standart çalışmalar yanında, çevreye duyarlı ürünler
geliştirilmekte, bu konuda farkındalık yaratmak için çeşitli etkinlikler
düzenlenmektedir.
Ne Yapmalıyız?
Zaman geçiyor. Bizi besleyen kaynaklarımız hızla tükeniyor.
Küresel ısınmanın yol açtığı mevsim değişiklikleri, kuraklık gibi yaşamamızı
olumsuz etkileyen değişimler her sene daha belirgin bir şekilde hissediliyor. Yapmamız
gereken, yarını beklemeden, hemen bugün ilk adımı atmak olmalı.
Kağıtları çift taraflı değerlendirmek, musluklardan boşa su
harcanamaması için önlemler almak, geri dönüşüm kutuları kullanmak gibi gündelik
basit davranışlardan tutun; iş süreçlerimizi daha sürdürülebilir kılmaktan,
değerlendirdiğimiz faaliyet alanlarında sürdürülebilirlik kıstasını da
etkinlik, verimlilik gibi diğer mottolarımız arasına koymaya kadar geniş bir
yelpazede almamız gereken birçok önlem var.
Unutmayalım ki yer küre, sahip olduğu denge ile insan yaşamına
uygun bir gezegen. İnsan yaşamına uygun olmayan binlerce gezegen var. Bu
nedenle yerküredeki bu dengeyi ayakta tutan şartlara sahip çıkmamız,
varlığımızın bir gereği.
İnsanoğlu, milyonlarca canlı türü gibi sadece bir tür ve bu
ekolojik sistemin bir parçası, sahibi
değil. Türümüzün devamı; çocuklarımızın, torunlarımızın geleceği yerküreye
karşı duyduğumuz bu mevcut ben merkezli bakış açısının değişmesine bağlı. Bu nedenle,
davranış kalıplarımızı değiştirmeli, mesleğimiz ne olursa olsun sürdürülebilir
bir yaklaşım benimsemeliyiz.
Üzerinde yaşadığımız yer küremizin ısınması,
bitki ve diğer canlı türleri ile birlikte insanlığın geleceğini tehdit eden
ciddi bir risk teşkil ediyor. Küresel geleceğimizi tehdit eden bu sorun
karşısında yer kürenin menfaat sahipleri olan iş dünyasının tüm aktörlerine (
şirket ortak, yönetici, çalışan, müşteri, kredi kuruluşları, vd. tüm pay ve
menfaat sahipleri), devlet kurumlarına (hükümet, kamu kurum ve kuruluşları),
sivil toplum kuruluşlarına, birey olarak hepimize küresel geleceğimizi yönetmek
konusunda ciddi rol ve sorumluluklar düşüyor.
Küresel geleceğimizi yönetmek, henüz filizlenmemiş bitkilere, var
olmamış canlılara, doğmamış gelecek nesillere karşı boynumuzun borcu, yaşanılır
bir yer küreyi daimi kılma becerisidir.
Ali Kamil UZUN, CPA, CFE, MA, CRMA, CAC
Türkiye İç Denetim
Enstitüsü Kurucu Başkanı
Yorumlar