Uçurtmanın İpi
Küçüklüğümde, arkadaşlarımla kendi ellerimizle yaptığımız uçurtmaları uçurmak en büyük mutluluklarımızdandı. Uçurtmanın ipini elimize alır, tüm gücümüzle koşmaya başlardık. Biz koştukça uçurtma arkamızda havalanır, gökyüzüyle buluşurdu. Uçurtmanın uçması için üç şeye ihtiyaç vardı: Koşmak, onu takip ederek yönlendirmek ve ipin ucunu sıkı tutmak… Biliyorduk ki düşersek uçurtma da düşecek, ipin ucu kaçarsa uçurtma da kaybolacaktı. Rahmetli annem hep tembih ederdi: “Sakın ipin ucunu bırakma.” Bir defasında, annemi dinlememiş olacağım ki ipin ucunu kaçırmıştım. O güzelim uçurtma masmavi gökyüzünde süzülerek gözden kayboldu. O gün sadece bir uçurtmayı değil; hayal kurmanın, tutunmanın ve sorumluluk almanın da ne demek olduğunu öğrendim. Ben o uçurtmaya hayallerimi yükler, kendimi onun üzerinde uzakları seyreder gibi hayal ederdim. Bugün, yurt dışına gitmek isteyen gençlere hep bu uçurtma hikâyemi hatırlatırım. Evet, hayalleriniz gerçeğe dönüşsün istiyorsunuz; daha geni...