Kayıtlar

Liderlik etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

İnovasyonun Önündeki Engeller

Beni takip eden okuyucularım, inovasyon konusuna verdiğim önemi bu köşemden takip etmişlerdir. Bugün iş dünyasında, yönetim biliminde, teknolojide, üretimde, artı değer üretiminde, yaşamın bütün alanlarında üzerinde en çok durulan konuların başında inovasyon gelmektedir. İnovasyonun fark yarattığı, mal ve hizmet sunumlarında etkinliği ve kaliteyi arttırararak hem üreticiler (kar, rekabet avantajı), hem de tüketiciler (hizmet kalitesindeki ve memnuniyetindeki artış) için avantaj sağladığı bilinmektedir. Bu nedenle, konunun hak ettiği önceliği alması gerektiğini düşünüyorum. Deyim yerindeyse başarı için bir sihirli değnek olan inovasyon, neden bazı kurumlarda hayat bulurken, diğerlerinde uygulanamıyor? Herkes inovasyonun ne kadar önemli olduğunu söylüyor.   Peki, neden bazı firmalar inovatif olurken diğerleri olamıyor? Ya da bazı ülkeler inovasyon sayesinde önemli avantajlar sağlarken neden diğer ülkeler bu başarıyı sağlayamıyor? Bütün bu sorular, bizleri inovasyonun önündeki eng

Aile Şirketlerinde Kurumsal Dönüşümün Gerekliliği ve Önemi

Deloitte Türkiye’nin, Akbank, Sabancı Üniversitesi Yönetici Geliştirme Programı ve TAİDER (Türkiye Aile İşletmeleri Derneği) ile birlikte hazırladığı “Aile Şirketlerinde Sürdürülebilir Başarının Anahtarları” raporu, ekonomide, sadece ülkemizde değil, dünyada da önemli bir yeri olan aile şirketlerinin sürdürülebilir başarısı için birbirinden önemli bilgiler içeriyor. Çalışma kapsamında ayrıca ülkemiz ekonomisinde önemli bir yeri olan belirli aile şirketlerinin yönetici konumundaki aile üyeleri ve ikinci kuşak temsilcileriyle de görüşülerek bu görüşmeler rapora yansıtılmıştır. Rapor incelendiğinde, sürdürülebilir ekonomik başarıyı konuştuğumuz bugünlerde, raporun hem aile şirketleri hem de konuyla ilgilenen akademisyenler, uzmanlar ve ekonomistler açısından önemli hususları içerdiği anlaşılmaktadır. Aile Şirketlerinin Dünyada ve Türkiye’deki Önemi Türkiye ekonomisi içinde milli gelirin yaklaşık yüzde 90’ının aile şirketleri tarafından üretildiği ifade edilmektedir. Avrup

Hiyerarşik Organizasyon Yapısından Vazgeçebilir miyiz?

Blog yazılarımı takip eden okuyucularım, yazılarımın çoğunda, yaşanan değişimin kaçınılmaz olarak bütün toplumsal aktörleri etkilediği üzerinde durduğuma dikkat etmişlerdir. Bu değişim kurumların yapısından iş yapış şekillerine; “iş” kavramından ne anladığımızdan çalışmaktan ne beklediğimize kadar bütün paradigmaların yeniden değerlendirilmesini zorunlu kılıyor. Deloitte tarafından hazırlanan Küresel İnsan Kaynakları 2016 Trendleri Raporu, bu değişimin insan kaynaklarına olan etkilerini konu ediniyor. Araştırma 7 binden fazla insan kaynakları ve iş liderinin katılımı ile yapılmış. Teknolojik değişim, dijitalleşme, Y kuşağının işgücüne artan katılımı gibi değişkenlere bağlı olarak değişen iş dünyasını küresel olarak mercek altına alan  rapor, Türkiye’nin de aralarında bulunduğu 130 ülkede gerçekleştirilen çalışmanın bir sonucu.  “Küresel İnsan Kaynakları 2016 Trendleri Araştırması: Yeni Organizasyon: Farklı Tasarım ’ ismiyle yayınlanan rapor, Deloitte tarafından hazırlanan araşt

GÜNEŞİN OLSUN GÖNLÜNDE

  Deneyimlerimin bana öğrettiği birçok şey arasından insanı farklı kılan, lider yapan özelliğin çok yönlü olmaktan geçtiğini gördüm.   Yazılarını deneyimlerinden esinlenerek kaleme alan, yaşam dersleri karşısında daima öğrenci kalmayı tercih eden biri olarak bu yazımda iş başı deneyimlerim yerine iş dışı deneyimlerimden öğrendiklerimi sizlerle paylaşacağım. Denetim gibi çeşitli güçlüklerle dolu, stres ve baskı yoğun, normal mesai saatlerine sığmayan bir mesleğin mensubu olarak iş dışı deneyimlerden söz etmek şaşırtıcı gelebilir. Çünkü birçok insan iş dışı rol ve sorumlulukların işyeri performansını kısıtladığını düşünür.   İş dışı ilgi alanlarının, rol ve sorumlulukların bizi başarıya götürebileceği, çeşitli fırsatlarla dolu olduğu düşünülmez.   Düşüncelerimizde böyle bir kısır döngünün oluşumuna izin verdiğimiz takdirde yaşam derslerinden yararlanma olanağını kısıtlamış oluyoruz.   Aile ve toplum olarak ilgi alanlarımız, rol ve sorumluluklarımız olduğu düşünüldüğünd

NESİLDEN NESİLE DEVAM EDEN ŞİRKET YARATMAK

  Dünyada olduğu gibi ülkemizde de iş hayatımızın kurumsal varlıkları olan şirketlerimizin belirleyici özelliği hemen hemen hepsinin birer aile şirketi olduğudur. Kurucu aile büyüğünün bir ürünü olan bu aile şirketleri, kurucusu ya da kurucularının girişim zekası ve liderlik becerileri ile hızla gelişim ve büyüme göstererek bir başarı öyküsüne dönüşürler.    Başarının sürekliliği, şirketin nesilden nesile sürmesi ise bu başarı nasıl sağlanacaktır?   Ülkemizde kurumsal ömrü yüz yılı aşan şirket sayısının iki elin parmakları kadar olduğunu düşünecek olursak sorumuzun yanıtı aile şirketlerinin geleceği açısından önem taşımaktadır.   Dünyada ve ülkemizde şirket ömrü ile ilgili bilgiler, kuşaklar arası geçişlerin azalan bir seyir izlediğini göstermektedir.   Bu tespitlerden hareketle aile şirketleri için kurumsal varlıklarını nesilden nesile devam ettirmenin önemli bir sorun olduğunu ifade edebiliriz.   Kuruluş, gelişme ve büyümede gösterilen başarının kurumsal varlığın