Yarın Çok Geç Olacak!..
Dünden bugüne baktığımda, 33 yıllık profesyonel iş hayatımın 29 yılı iç denetim üzerine çalışılan yılları ifade ediyor. Klasik bir deyişle ömrümün yarısını mesleğimle birlikte yaşadım. Sadece ben değil, bir çok üstadım ve meslektaşımın da aynı kaderi paylaştığını söyleyebilirim. Akıp giden zaman içinde mesleğimizin dünyada ve ülkemizde değişim ve gelişimine bakıldığında, günümüzde ömre bedel bir hız ve dinamizmin yaşandığını görüyoruz. Bu hız ve dinamizmin nedeni hikmeti; küreselleşmenin sonucu gelişmiş ve gelişmekte olan tüm ekonomilerde baş döndürücü ölçekte yaşanan büyüme, karmaşıklaşan işlemler ve piyasa ilişkileri içinde oyunu kurallarına göre oynamamanın bedelinin çok pahalı olduğunun anlaşılmasıdır.
Bedeli çok pahalı olan bir “ farkındalık” sonucu yapılan düzenlemelerin dünya da olduğu gibi ülkemizde de uygulanmak üzere yürürlüğe girdiği yeni bir dönemi yaşıyoruz.
Dün yaşanılan acılar nedeniyle bugün yapılan düzenlemeler yarınların güvencesi için yeterli olacak mı?
Bedeli çok pahalı olan bir “ farkındalık” sonucu yapılan düzenlemelerin dünya da olduğu gibi ülkemizde de uygulanmak üzere yürürlüğe girdiği yeni bir dönemi yaşıyoruz.
Dün yaşanılan acılar nedeniyle bugün yapılan düzenlemeler yarınların güvencesi için yeterli olacak mı?
Kurumsal Yönetim İlkelerinin payandalarını oluşturan pay sahipleri , kamuyu aydınlatma ve şeffaflık, menfaat sahipleri ve yönetim kurulu açısından hak ve sorumluluklarımızı tanımlayan “Kurumsal Yönetim İlkeleri” SPK tarafından yayınlanarak kamuya duyurulmuştur.
Bankacılık, halka açık şirketler, kamu ve sivil toplum kuruluşlarıyla ilgili yapılan yasal düzenlemeler ile Türk ticaret yasasında öngörülen değişikliklere bakıldığında ülkemizde çağdaş bir kurumdal yönetim için yasal çerçevenin belirlendiğini görüyoruz.
Kurumsal Yönetim İlkeleri ve hukukunun oluşturulmaya başlandığı bu yeni dönemde yaşadığımız değişim geleceğin tasarımında öngörülen dönüşümü yaratabilecek mi?
Geleceğe güvenle bakabilmek için öncelikle pay ve menfaat sahipleri ( ortaklar, müşteriler, çalışanlar, tedarikçiler, alacaklılar, sendikalılar, sivil toplum kuruluşları, yatırımcılar, devlet) olarak hak ve sorumluluklarımıza sahip çıkarak kendi payımıza düşen gayreti göstermemiz gerekmektedir.
Bu süreçte diğer önemli rol ve sorumluluklar sahibi olarak gözüken yönetim kurulunun; görev ve sorumluluklarına, oluşumuna, mali haklarına, komitelerine ve kurum yöneticilerine ilişkin öngörülen ilkelere uyum konusunda göstereceği özen ve gayret kurumsal yönetimin uygulamasında hayati önem taşımaktadır.
Yönetim Kurulu, pay ve menfaat sahiplerinin haklarının korunması için kurumsal yönetim ilkelerinin uygulanması konusunda lider olabilecek güç ve kararlılıkta olmalıdır. Bu çabasında yönetim kurulunun yardımcısı, denetim komitesi ile birlikte iç ve dış denetimdir.
Özellikle uluslararası standartlar ve düzenlemelerde öngörüldüğü şekilde bağımsız ve yetkin yönetim kurulu denetim komitesi ile iç veya dış kaynak kullanımı veya her iki kaynağın birlikye kullanımı suretiyle alınacak risk odaklı iç denetim hizmeti kurumsal yönetimin sigortası olacaktır.
Bu nedenle gerek kurumsal yönetim ilkelerine gerekse düzenlemelere, uluslararası standartlara uygun davranılması kaçınılmaz bir gerekliliktir. “Yönetim Kurulu Denetim Komitesi” üyelerinin atanmasında bağımsızlık ve yetkinlik göz ardı edildiği takdirde kurumsal güvenirliğiniz mutlaka tartışılır hale gelecektir.
Kurum içi denetim konusunda herhangi bir fonksiyonel oluşum ve ilişkiniz yoksa etkin ve verimli bir yönetimden söz edilemez.Karlılık ve verimliliğin güvencesi denetlenebilir olmaktır.
Kurumsal Yönetim İlkelerinin ve yapılan düzenlemerin uygulanmasında pay ve menfaat sahipleri ile yönetim kurulunun rol ve sorumlulukları kadan önemli bir başka rol ve sorumluluk sahibi paydaş ise “ Düzenleyici Otoriteler” dir. BDDK ve SPK , düzenlemelerinin uygulamadaki takipçisi olmalı, uygulamanın kalitesini gözden geçirerek yönlendiricilik yapmalıdır.
İMKB’de işlem gören şirketlere yönelik olarak SPK tarafından yapılan “ Kurumsal Yönetim Uygulama Anketi” sonuçlarına bakıldığında uyum sürecinin devam ettiği görülmektedir. SPK tarafından şirketlerin faaliyet raporlarında yer vermesini talep ettiği “Kurumsal Yönetim İlkeleri Uyum Raporu” da şirketlerimizin konuya ilişkin gayretlerinin kamuoyunca değerlendirilmesi açısından önemli bir referans kaynağı olacaktır. Öte yandan “ İMKB Kurumsal Yönetim Endeksi” oluşturulması şirketlerimizin performanslarının ölçülmesini sağlayacaktır.
Yayınlanan “Kurumsal Yönetim İlkeleri”, yapılan yasal düzenlemeler, anket uygulamaları, faaliyet raporlarında yer alan uyum raporları, oluşturulan “Kurumsal Yönetim Endeksi” kamunun aydınlatılmasında başlıca bilgi kaynakları olduğu gibi tüm pay ve menfaat sahiplerinin bilinçlendirilmesinde başvuru kaynaklarını teşkil etmektedir.
Yukarıda belirtilen kaynaklar açıklık, şeffaflık ve hesap verebilirlik açısından çok yönlü bir iletişimin başlamasını sağlamıştır. Söz konusu iletişim imkanı kamuoyuna sunulan bilgi ve başvuru kaynakları irdelendiği, sorgulandığı takdirde kurumsal yönetimin gelişimi açısından sonuç yaratacaktır. Bilgi paylaştıkça ilgi ve çıkar gruplarınca kullanımı çoğalacak, kullanım çoğaldıkça şirketlerin pay ve menfaat sahipleri, düzenleyici otoriteler açısından kurumsal yönetim kalitesi ve uyum performansının seviyesi ortaya çıkacaktır. AB üyeliği için başlayan müzakere sürecinin “hızlandırıcı” etkisini de göz önüne aldığımızda “Kurumsal Yönetim” uygulaması ciddiye alınmalı, izleyen değil izlenen, öncü kurum olarak, sürdürülebilir kurumsallık için rekabet avantajı sağlanmalıdır. Çünkü, kurumsal yönetimin oluşumu, tamlık kazanması zaman almakta, bugünden yarına ışınlanmış bir sonuç alınması olası görülmemektedir.
Aksi takdirde yarın çok geç olacak!...
Ali Kamil UZUN, CPA, CFE
Türkiye İç Denetim Enstitüsü Kurucu Başkanı
alikamil.uzun@gmail.com
Yorumlar