Gelecek Cesaret İster…
Zaman geri alınmaz bir şekilde uçup gidiyor. Yaşam, soluk aldığımız her saniyesini özenle tüketmemiz gereken bir değer olarak bizi içine alıyor.
Geride bırakılan, yaşanılan zaman diliminde duygularımız,
düşüncelerimiz ve eylemlerimiz filim kareleri gibi sabitleşiyor. Çekilen bir
filmi yeniden çekme imkânınız bulunduğu halde başrol oyuncusu olduğunuz yaşam
filminiz de böyle bir şansınız yok. Ancak filmin geri kalan bölümünde rolünüzü
farklılaştırma fırsatlarına sahip olabilirsiniz.
Hızla akıp giden zaman içinde yaşamın her saniyesini
değerlendirmeliyiz.
Yaşadıklarımız bize "hayatın anlamını öğretecek"
kadar derslerle dolu.
Hayatta alışkanlıklara dönüşen tutum ve davranışlarımızı
düşünelim.
Kolayına kaçıp buluşma ve görüşmelerimizi ötelememizin, ifade
etmekten kaçındığımız duygu ve düşüncelerle sevgimizi hissettirmememizin,
kızgınlıklar, kırgınlıklar, küskünlüklerle birbirimizden kolayca vazgeçmenin ne
kadar anlamsız olduğunun farkında mıyız?
Yaşam her bireye doğru ya da yanlış tutum ve davranış fırsat
ve tercihleri sunuyor. Kimileri şahsi hırsları peşinde koşarken çevresini göz
ardı ediyor. Bireysel tatminini her şeyin üstünde tutuyor. Kimileri de yaşadığı
topluma ve zamana değer katmak, faydalı olmak için üretiyor, ürettiğini paylaşıyor,
paylaşmak için imkân ve ortam yaratıyor.
Hayatta alışkanlıklara dönüşen tutum ve davranışlarımızın
dışına çıkmak, ezberlerimizi bozmanın püf noktası; bugünün problemleri arasında
sıkışıp kalmak, mazeret üretmek değil, marifet üretmek için hayallerinizden güç
almak, umutlarınızla yol almaktır.
Konfor alanımızdan çıkıp öğrenmeyi öğrenen, talebe olmaya
açık olmanın geleceğe ortak olmanın bir gereği olduğunu tecrübe ettiğimiz bir
süreçten geçiyoruz.
Bu tecrübe süreci devam edecek, ancak farkında olmamız
gereken bir hakikati göz ardı etmemeliyiz. Bilim ve teknolojiye dayalı
uygarlık, ne kadar ileri giderse gitsin, insana özgü mahremiyet, merhamet,
vicdan, maneviyat, inanç, şefkat, hayal gücü, empati, sezgi, sevgi, mutluluk,
elem, hüzün, coşku, arzu, ahlak, etik, saygı gibi erdemli özelliklerimizden
ödün vermemeliyiz.
Sevgi enerjisini sevmekten alıyor, sevginle sevdiğine ilham
veriyor, örnek oluyorsan akıl ve yürek bir oluyor, yenilmez güç oluyor.
Hayatın bize verilen bir armağan olduğunu düşünürsek, kendi
geleceğimizi gezegenimizin geleceğiyle birleştirerek, birlikte sürdürülebilir
bir yaşam için bize armağan olan hayatımızı anlamlandırmalıyız.
Birbirimize güven ve cesaret veren moral değerlerimiz ile
birlikte gelecek mümkün ve gelecek güzel gelecektir…
Ali Kamil UZUN
Türkiye İç Denetim Enstitüsü Kurucu ve Onursal Başkanı
Yorumlar