İnovasyonun Önündeki Engeller
Beni takip eden
okuyucularım, inovasyon konusuna verdiğim önemi bu köşemden takip etmişlerdir.
Bugün iş dünyasında, yönetim biliminde, teknolojide, üretimde, artı değer üretiminde,
yaşamın bütün alanlarında üzerinde en çok durulan konuların başında inovasyon
gelmektedir. İnovasyonun fark yarattığı, mal ve hizmet sunumlarında etkinliği
ve kaliteyi arttırararak hem üreticiler (kar, rekabet avantajı), hem de
tüketiciler (hizmet kalitesindeki ve memnuniyetindeki artış) için avantaj
sağladığı bilinmektedir. Bu nedenle, konunun hak ettiği önceliği alması
gerektiğini düşünüyorum.
Deyim yerindeyse başarı
için bir sihirli değnek olan inovasyon, neden bazı kurumlarda hayat bulurken,
diğerlerinde uygulanamıyor? Herkes inovasyonun ne kadar önemli olduğunu
söylüyor. Peki, neden bazı firmalar
inovatif olurken diğerleri olamıyor? Ya da bazı ülkeler inovasyon sayesinde
önemli avantajlar sağlarken neden diğer ülkeler bu başarıyı sağlayamıyor?
Bütün bu sorular, bizleri
inovasyonun önündeki engeller konusunda düşünmeye yönlendiriyor? İnovasyonu
engelleyen hususlar nelerdir?
İnovasyonun Önündeki Engeller
Her yapı birbirinden
farklıdır. Bu nedenle inovasyon konusunda başarılı olamayan her yapıda,
inovasyonu engelleyen dinamikler farklılık gösterebilir. Ancak genel hatlarıyla
inovasyonun önündeki ana engelleri şu şekilde sıralayabiliriz.
Kurumsal Direnç
İnovasyonun önündeki
engellerin başında kurumsal direnç gelmektedir. Bir kurumda, çalışanların
belirli alışkanlıkları (çalışma tarzları, çalışma saatleri, kurulu düzenleri) vardır.
İnovasyon bir yenilik getirecektir. Bu yenilik de alışkanlıkların
değiştirilmesine neden olacaktır. Bu alışkanlıkların değişmesi, bir
belirsizliğe neden olacaktır. Bu nedenle çalışanların alışkanlıkları
değiştirmeleri kolay olmayacaktır.
Bundan dolayı yenilikleri
yavaşlatarak veya inovatif çalışmaları yanlış yaparak onları engellemek,
inovasyonu ciddi bir şekilde sekteye uğratacaktır. Bu da kurumun inovasyondan
elde edeceği avantajı elde etmemesine neden olacaktır. Çalışanlar arasındaki bu
direnç, zamanla bir kurum kültürü haline gelerek inovasyon sürecinin
başarısızlıkla sonuçlanmasını sağlayacaktır.
Bu kurumsal direnci
ortadan kaldırmanın yolu, kurumsal iletişimin etkin çalışması olarak karşımıza
çıkmaktadır. Gerek kurumun dış paydaşlarıyla kurulan dış iletişim, gerek
çalışanlarla kurulan iç iletişim kanalları işlevselleştirilerek çalışanların
inovasyon sürecine dahil edilmesi sağlanmalıdır. Bu iletişim yöntemi, kurum
içinde inovasyona ve değişime yönelik çalışmaların kurumun stratejileri ile
örtüşmesini sağlayarak ve genel amaçlardan sapmadan kurum içinde davranış
değişikliğinin inovasyona yönlendirilmesine vesile olur. Bu iletişim aynı
zamanda çalışanlar arasında birliktelik de sağlar.
Örgütsel
Yapı
Mevcut örgütsel yapıların büyük çoğunluğu, çalışanların
verilen işleri yapmalarının yeterli olduğu anlayışına sahiptir. Bu da yaratıcı
düşünme ve üretme ortamının yeşermemesine neden olmaktadır.
Bazı kurumlarda da çalışanların zorla ve baskıyla, motivasyon
sağlamayan yöntemlerle yaratıcı fikirlere sahip olmaları beklenmektedir.
Yaratıcılığı ortadan kaldıran ortam yerine daha insancıl yöntemlerle inovatif
bir ortam yaratılabilir. Hem çalışanlar hem de yöneticiler olumlu bir
motivasyon güdüsüyle inovatif çalışmalar yapabilirler.
Örgütsel yapının
inovasyonu etkilediği diğer bir nokta, yönetimin desteğidir. Yönetim tarafından
destek görmeyen, bu nedenle belirli bir kaynak (bütçe ve zaman kaynağı)
ayrılmayan projelerin başarılı olmasını beklemek iyimserlik olabilir. Bu riskin
ortadan kaldırılması, inovasyonun işletmelerde başarılı olması için yönetim
desteğinin alınması gereklidir.
Ön
Kabuller
Çoğu kişi, genellikle
inovasyonun zor olduğunu düşünerek iyi bir fikrin zaten başkaları tarafından da
düşünüldüğünü, dolayısıyla ilgili çalışmaya ayrılacak kaynağın israf olduğu
kabul eder. Bu ön kabul, birçok yeniliğin, çalışmanın başında durmasına neden
olur. İyi bir pazar bilgisi, bu engelin ortadan kaldırılmasını sağlayabilir.
Pazar Taleplerini Karşılayamama
İnovasyonun amacı, pazarda ticari bir
değeri olan bir mal veya hizmet üretimidir. Pazarın önceliklerini dikkate
almayan, alıcı bulamayan bir yeniliğin inovasyon değeri kazanması zordur. Aynı
zamanda, yapılacak inovasyonun pazarla birlikte geleceğin ihtiyaçlarına da cevap
vermesi gerekiyor. Bu nedenle çalışmaların başarılı bir inovasyona dönüşmesi
için ürünün bir pazar değerinin olması ve bunun geleceğe dönük olması
gerekiyor.
Yaratıcı Düşünememe
İnovasyon, bir yeniliğin
keşfi ile mümkün olmaktadır. Bu da ancak yaratıcı düşünme ile söz konusu
olacaktır. Bu süreç, çoğu zaman yanlış yapma ile de sonuçlanabilir. Bu yanlışı
tolere etme, yapılacak yanlışların cezarlandırılması yerine nedenlerinin
araştırılması inovasyon sürecini olumlu etkileyecektir.
Vizyoner Lider Eksikliği
İnovasyon, çalışanlar
açısından emek yoğun, kurumlar açısından maliyetli (zaman ve bütçe; alternatif
maliyetler) bir süreçtir. İnovatif projeler, sistematik bir çalışma anlayışına ihtiyaç
duyarken aynı zamanda kurumun genel stratejilerine paralel bir üretim amacı da
taşır. Bütün bu nedenlerle, ihtiyaç duyulan kaynağın sağlanması, gerekli
motivasyonun canlı tutulması ve sürecin etkinliğinin takip edilmesi için
kurumda bir lider bulunmalıdır. Bir süreç olarak inovasyona sahip çıkan bir liderin
eksikliği, sürecin başarısız olmasına neden olacaktır.
Öte yandan bütün
paydaşların bu yatırımlar konusunda ikna edilmesi de vizyonerliği kabul gören
bir liderin varlığıyla mümkün olmaktadır.
Daha önce bir başarı gösterememiş, kurum içinde ve dışında bir liderlik
karizması bulunmayan birinin süreç konusunda gerek inovasyon ekibini gerekse de
diğer paydaşları ikna etmesi zor olacaktır.
Yukarıda açıklanan
durumlar, inovasyonun önündeki ana engeller olarak karşımıza çıkmaktadır. İnovasyonun önündeki engeller sadece bunlarla
sınırlı değildir. Çalışanların inovasyonun özel bir ekibi olduğunu,
kendilerinin bu ekibin üyesi olmadıklarını düşünmeleri, inovasyonun bilim ve
teknoloji ile sınırlı olduğuna inanılması, inovasyonun sadece büyük firmalar
tarafından yapılması gerektiğinin düşünülmesi, inovasyon konusunda yazılı bir
iş planının bulunmaması, inovasyon sürecinin etkinliğinin sürekli kontrol
edilmemesi, vb birçok başka engel sıralanabilir.
Ülkemizde ve
kurumlarımızda arzuladığımız inovasyonun yapılamaması önünde birçok engel
bulunmaktadır. Bunların bir kısmını bu yazımızda özetledik. Literatür
araştırması yapıldığında, bu konuda karşımıza birçok çalışma çıkacaktır.
Her kurumun diğerinden
farklı bir kültürü bulunuyor. Bu kültürel ortam, inovasyonu etkileyen en önemli
unsurdur. Dolayısıyla hangi kurumda, inovasyonun önünde hangi engellerin
bulunduğu kurum bazında farklı olmaktadır. İnovasyon sürecine başlayan bir
kurumun, kendi yapısını bu bakış açısıyla gözden geçirmesi ve gerekli adımları
atması, inovasyonun ilk adımı olmalıdır.
Kültür, tepeden aşağıya;
kurumdaki bütün çalışanların oluşturduğu kollektif bir ruhtur. Dolayısıyla bir
kurumda inovatif çalışmalar yapılması, bütün kademelerdeki çalışanların inancı
ile mümkün olacaktır. Kurumda bu genel atmosferin oluşturulması, kurumda kabul
gören karizmatik bir liderin varlığına bağlıdır. Hiçbir kurum, sadece bir
kişiye bağlı olarak önemli bir projeyi hayata geçiremez. Ancak en basit
üretimden en kompleks süreçlere kadar bütün çalışmaların biri tarafından takip
edilmesi gerekiyor. Bu, inovasyon için güçlü ve karizmatik bir lidere duyulan
ihtiyacın nedenini gösteriyor.
İnovasyon sürecini
yönetecek lider, kuracağı iletişim sistemi ile hem sürecin etkinliğini
sağlayacak hem de çalışanların motivasyonunu canlı tutacaktır.
Ali Kamil UZUN, CPA, CFE, MA, CRMA, CAC
Türkiye İç Denetim
Enstitüsü Kurucu Başkanı
Yorumlar