Hiyerarşik Organizasyon Yapısından Vazgeçebilir miyiz?
Blog yazılarımı takip eden okuyucularım, yazılarımın çoğunda, yaşanan değişimin
kaçınılmaz olarak bütün toplumsal aktörleri etkilediği üzerinde durduğuma
dikkat etmişlerdir. Bu değişim kurumların yapısından iş yapış şekillerine; “iş”
kavramından ne anladığımızdan çalışmaktan ne beklediğimize kadar bütün
paradigmaların yeniden değerlendirilmesini zorunlu kılıyor. Deloitte tarafından
hazırlanan Küresel İnsan Kaynakları 2016 Trendleri Raporu, bu değişimin insan
kaynaklarına olan etkilerini konu ediniyor.
Araştırma 7
binden fazla insan kaynakları ve iş liderinin katılımı ile yapılmış. Teknolojik
değişim, dijitalleşme, Y kuşağının işgücüne artan katılımı gibi değişkenlere
bağlı olarak değişen iş dünyasını küresel olarak mercek altına alan rapor, Türkiye’nin de aralarında bulunduğu 130
ülkede gerçekleştirilen çalışmanın bir sonucu.
“Küresel İnsan Kaynakları 2016
Trendleri Araştırması: Yeni Organizasyon:
Farklı Tasarım’ ismiyle
yayınlanan rapor, Deloitte tarafından hazırlanan araştırma serisinin
dördüncüsünü oluşturuyor.
Çok geniş bir
ekibinin görüş ve önerileri ile şekillenen rapora, Deloitte Türkiye’nin
internet sitesinden ulaşılabiliyor.
“Küresel İnsan Kaynakları 2016 Trendleri
Araştırması: Yeni Organizasyon: Farklı
Tasarım” çalışması, CEO’lar başta olmak üzere iş
dünyası liderlerine yakın dönemin insan kaynakları konusunda önemli bilgiler
verirken, liderlerin ajandalarında insan kaynakları alanında yer alacak konular
hakkında ipuçları içeriyor. Raporun başlığında da vurgulandığı üzere, bir
“farklı tasarım” zorunluluğu bulunuyor. Nesnelerin
interneti, dijitalleşme, Y kuşağının daha fazla iş gücüne katılımı gibi
gelişmeler, insan kaynaklarını da etkilerken, bu değişimlere bağlı olarak organizasyonların
da yeniden tasarımını zorunlu hale getiriyor.
2015 yılında
kamuoyuyla paylaşılan Küresel İnsan Kaynakları Trendleri Araştırması’nda,
şirket kültürü, çalışan bağlılığı, liderlik, öğrenme ve kişisel gelişim gibi
konular katılımcılar için en önemli trendler arasında yer alırken, aradan bir
yıl geçmesine rağmen bu önceliklerin ciddi bir şekilde değiştiğini
anlıyoruz. 2016 araştırmasında,
“organizasyonel tasarım” katılımcılar için en öncelikli konu oluyor. Diğer bir
ifade ile özetleyecek olursak, araştırmaya katılan liderler, şirketlerin ayakta
kalması, sürdürülebilirliklerini sağlamaları için organizasyonlarda ciddi
değişikliklere gitmelerinin gerekliliğine vurgu yapıyor. Çalışmada, insan
kaynakları alanında, ortaya çıkan ilk 10 trend aşağıda gösterilmiştir:
#
|
Trend
|
Önemli/Çok Önemli (%)
|
Kısmen Önemli/ Önemsiz (%)
|
1
|
Organizasyonel Tasarım
|
92
|
8
|
2
|
Liderlik
|
89
|
11
|
3
|
Kültür
|
86
|
14
|
4
|
Çalışan Bağlılığı
|
85
|
15
|
5
|
Öğrenme
|
84
|
16
|
6
|
Çalışan Odaklı Tasarım
|
79
|
21
|
7
|
İK Organizasyonundaki Değişim Becerileri
|
78
|
22
|
8
|
İşgücü Analitiği
|
77
|
23
|
9
|
Dijital İK
|
74
|
26
|
10
|
İşgücü Yönetimi
|
71
|
29
|
Kaynak:
Küresel İnsan Kaynakları 2016 Trendleri Araştırması, sayfa 4
Gelin, ilk üç
trendi mercek altına alalım.
Organizasyonel Tasarım
Organizasyonel
tasarımın gerekliliği katılımcılara sorulmuş. İş dünyasında yaşanan
değişimlerden dolayı organizasyon yapılanmasının yeni ihtiyaçlara göre yeniden
tasarlanması gerektiğini düşünenlerin oranı küresel alanda yüzde 92 iken, bu
oran Türkiye’de yüzde 97 olarak karşımıza çıkıyor. Yani araştırmaya katılan her
on kişiden en az 9’u, bu değişimlerden dolayı organizasyon yapısının yeniden
ele alınması gerektiğini düşünüyor. Devamında, bu değişime hazır olup olunmadığı
sorulmuş. Bu soruya verilen cevaplar, iş dünyasını yakın dönemde bekleyen
zorluklardan birine işaret ediyor. Çünkü global yöneticilerin sadece yüzde 14’ü,
Türk katılımcıların ise sadece yüzde 8’i çalıştıkları kurumun böylesi bir
yeniden yapılanmaya oldukça hazır olduğunu düşünüyor. Yani değişimin olması
gerektiğini düşünen liderler, bu değişime kurum olarak hazır olmadıklarını hissediyor.
Şu halde bu değişime hazır olmak, uzun dönemli hedeflerin gerçekleştirilmesi ve
kurumun sürekliliği açısından üzerinde durulması gereken hayati bir konu olarak
önümüzde duruyor. Liderlerin ve yöneticilerin, bu bağlamda, kendi firmaları
için şu soruları kendilerine sormaları gerekiyor: Firmamızda yeni bir
organizasyonel tasarım gerekiyor mu? Bu değişimi yapmaya hazır mıyız? Hazır
değilsek, neden hazır değiliz?
Değişen Liderlik Modeli
Katılımcıların organizasyonel tasarım konusunda sonra en fazla önem verdiği
kritik unsur, liderlik konusu olarak karşımıza çıkıyor. 2016 yılının en önemli
ikinci trendi liderlik. Bu kapsamda, küresel katılımcılar için ikinci en önemli
trend klasik yönetim piramidinin terkedilmesi iken, bu trend Türkiye’deki
katılımcılar için en önemli beşinci trend olarak karşımıza çıkıyor. Organizasyonel tasarım konusunda yaşanan
durum, liderlik modelleri konusunda da görülüyor: Küresel düzeyde
katılımcıların yüzde 56’sı, Türkiye’de ise katılımcıların yüzde 62’si, şirketlerin
liderlik gereksinimlerine cevap vermeye hazır olmadıklarını düşünüyor.
Katılımcılar, bildiğimiz anlamda, klasik
hiyerarşik organizasyon yapısının iş dünyasının ihtiyacı olan liderleri
yeterince hızlı yetiştiremediğini düşünüyor. Liderliğin sadece sayısal
hedeflere odaklanmaktan farklı olduğunu; bunun yanında kurumun yetenekli
kişiler için çekim merkezi olmasını, kuruma gelen yetenekli kişilerin kurumda
kalmalarının sağlanması, vb konuların da liderliğin göstergelerinden biri
olduğunu düşünüyor.
Şirketlerin yüzde 21’inin bu bağlamda bir
liderlik programlarının olmadığı karşımıza çıkıyor. Şu halde, lider adayları
için kariyerlerinin başından başlamak üzere, somut, ölçülebilir hedeflere
odaklanan bir liderlik programının uygulanması önemli olacaktır.
Kültür
2016 yılı trendlerinin üçüncüsü kültür olarak karşımıza çıkıyor. CEO’lar ve
insan kaynakları yöneticileri, kültürün çalışanların davranışları, inovasyon ve
müşteri hizmetleri üzerinde etki sahibi olduğunu gösteriyor. Çalışmaya
katılanların yüzde 82’si, kültürün rekabet avantajı sağlama potansiyeli
taşıdığına inanıyor.
Kültür, bilindiği üzere sadece bir insan kaynakları konusu olmaktan ziyade
aynı zamanda bir iş (business) hususudur. Bu yüzden CEO’lar ve diğer
yöneticiler, kurum kültürü için sorumluluk almalıdır. Çalışma, kültürün bu açından
önemli görülmesine rağmen, yeterince anlaşılamadığını ortaya koyuyor. Birçok
firma için kültür, ölçülmesi ve yönetilmesi zor bir konudur. Araştırmaya
katılanların sadece yüzde 28’i, kultürü tam olarak anladıklarını belirtmiştir.
“Doğru kültüre” sahip olduklarını düşünenlerin oranı ise araştırmaya
katılanların sadece yüzde 19’u olarak karşımıza çıkıyor.
Kültürün firmalara sağladığı katkı ve başarı üzerindeki etkisi daha çok
değişim dönemlerinde ortaya çıkıyor. Bu
nedenle, firma kültürünün anlaşılması, bu kültürün yönetilmesi CEO’larla
birlikte diğer yöneticilerin ve insan kaynakları birimlerinin üzerinde durması
gereken önemli bir unsur olarak kabul edilmelidir.
Sonuç
Değişimin
kaçınılmaz olduğu dönemlerde, bu değişimi önceden öngörecek ipuçları, iş
dünyası için çok değerlidir. Liderler, bu ipuçlarını doğru okuyup bunları kurumları
için avantaja dönüştürerek, başarıyı rakiplerine göre daha kolay yakalayabilir. Piyasa verileri, piyasa aktörlerinin gelecek
ile ilgili beklentileri, bu konuda en anlamlı ipuçları arasında yer alıyor. Deloitte
tarafından hazırlanan bu rapor, bir belirsizlik ortamında, okuyucularına küresel
bir veri seti hizmeti sunuyor. Bu nedenle raporun iş dünyasına katkı sunma
ihtimalinin çok yüksek olduğunu düşünüyorum.
Raporun
bütünü gözden geçirildiğinde, değişimin katılımcıların büyük çoğunluğu
tarafından kabul edildiği anlaşılıyor.
Bunun yanında, bu değişimin kabul edilmesine rağmen, değişime hazır olma
oranları çok daha düşük kalıyor. Bu nedenle, kritik konu, bunun nedeninin
araştırılarak, gerekli çalışmaların yapılması olarak karşımıza çıkıyor. Bu
çerçevede, bütün yöneticilerin kendilerine sormaları gereken şu iki sorunun
önemli olduğu kanaatindeyim:
Değişime
hazır mıyız?
Değişime
hazır değilsek, nasıl hazır hale gelebiliriz?
Bu
iki sorunun cevabını verebilmek için ise önce yazımızın başlığı olan “Hiyerarşik
organizasyon yapısından vazgeçebilir miyiz?” sorusunun cevabını düşünmeliyiz…
Ali Kamil UZUN, CPA, CFE, MA, CRMA, CAC
Türkiye İç Denetim Enstitüsü
Kurucu Başkanı
(alikamil.uzun@gmail.com)
Yorumlar