Türkiye Küresel Alanda İnovasyonun Neresinde Yer Alıyor?
Bir önceki yazımda inovasyonun önündeki engeller konusunu işlemiştim. Bu kapsamda, kurumlardaki dinamiklere bağlı olarak inovasyonun önündeki engeller farklılık gösterse de en çok karşılaşılan engellerin kurumsal direnç, örgütsel yapı, ön kabuller, pazar taleplerini karşılamama, yaratıcı düşünememe ve vizyoner lider eksikliği olduğunun altını çizmiştim.
Bu engellere rağmen Türkiye, inovasyonun neresinde yer alıyor? Küresel bir perspektiften bakıldığında, Türkiye’nin inovasyon konusunda nasıl bir karnesi bulunuyor?
Bu bağlamda, Türkiye’nin inovasyon konusundaki performansının küresel bir karşılaştırılması için Küresel İnovasyon Endeksi’nin anlamlı bir sonuç üreteceğini düşünüyorum. Bu çalışma bize ülkemizin durumu hakkında bir fikir verecektir.
Küresel İnovasyon Endeksi
Küresel İnovasyon Endeksi, Cornell Üniversitesi, INSEAD (The Business School for the World) ve Dünya Fikri Haklar Örgütü (WIPO) işbirliği ile hazırlanıyor. Küresel İnovasyon Endeksi için hazırlanan internet sitesi, bu endekslerle ilgili verileri detaylı olarak sunuyor. Bu yararlı sitenin ziyaret edilmesini öneriyorum (Bakınız: https://www.globalinnovationindex.org/).
Küresel İnovasyon Endeksi’nin 2016 yılı raporu incelendiğinde, temanın “Küresel İnovasyon ile Kazanmak” olarak belirlendiğini anlıyoruz.
Raporun detayına bakıldığında, çalışmada ülkelerin inovasyon performanslarının çok boyutlu bir şekilde ele alındığı anlaşılıyor.
Küresel İnovasyon Endeksi hesaplanırken aşağıdaki veri setleri kullanılıyor:
İnovasyon Girdi Alt Endeksi beş temel bileşeni ve bu beş bileşene ait üçer alt veri setinden oluşuyor:
1. Kurum ve Kuruluşlar: Politik çevre, düzenleyici çevre, iş çevresi
2. İnsan Kaynağı ve Araştırma: Eğitim, yükseköğretim, Ar-Ge
3. Altyapı: Bilişim, genel altyapı, sürdürülebilir çevre
4. Pazar Gelişmişliği: Kredi, yatırım, ticaret ve rekabet
5. İş Gelişmişliği: Bilgi işçileri, inovasyon çevresi, bilgi birikimi
İnovasyon Çıktı Alt Endeksi iki temel bileşen ve bu bileşenlere ait iki veri setinden oluşuyor:
1. Bilgi ve Teknoloji Çıktıları: Bilgi üretimi, etkisi ve yayılımı
2. Yenilikçi Çıktılar: Maddi olmayan varlıklar, yenilikçi ürün ve hizmetler, çevrimiçi yaratıcılık
Endeks, yukarıda verilen bu veri setleri kullanılarak hesaplanılıyor.
İnovasyon endeksi incelendiğinde, ayrıca raporlarda ülkeler bazında, ülkelerin hangi alanlarda güçlü, hangi alanlarda güçsüz olduklarının da belirtildiği anlaşılıyor. Bu bilgi, ülkeler için karşılaştırılmalı bir ödev olarak da değerlendirilebilir.
Küresel İnovasyon Endeksi’nde Türkiye’nin Yeri
İnternet sitesinde yer alan raporlara göre değerlendirmeye alınan toplam ülke sayısı ve Türkiye’nin son yıldaki sıralaması aşağıda yer alıyor:
Rapor Yılı | Ülke Sayısı | Türkiye'nin Sırası |
2016 | 128 | 42 |
2015 | 141 | 58 |
2014 | 143 | 54 |
2013 | 142 | 68 |
Tablo, Türkiye’nin inovasyon konusundaki durumunun son yıllarda iyileştiğini gösteriyor. Ancak bu iyileşmenin 2015 yılında olumsuz bir performans sergilediği anlaşılıyor.
Türkiye’nin durumunda görülen bu iyileşme, benzer ülkeler için nasıl bir tablo ortaya koyuyor? Örneğin 2013 yılında Türkiye’nin hemen bir sıra önünde yer alan Bahreyn ile hemen bir sıra arkasında yer alan Peru’nun durumu belirlenen yıllar içinde nasıl bir seyir izlemiş?
Rapor Yılı | Ülke Sayısı | Bahreyn | Türkiye'nin Sırası | Peru |
2016 | 128 | 57 | 42 | 71 |
2015 | 141 | 59 | 58 | 71 |
2014 | 143 | 62 | 54 | 73 |
2013 | 142 | 67 | 68 | 69 |
Tablodaki veriler incelendiğinde dinamik bir yapının söz konusu olduğu, ülkelerin durumlarının değişebileceği görülüyor. Bu nedenle Türkiye’nin durumunda görülen iyileşme, diğer ülkelerde de yaşabiliyor, ya da tersi durumlar söz konusu olabiliyor. İnovasyonun rekabetten etkilendiği, bu nedenle Türkiye’deki bu iyileşmenin devamı için gerekli özen ve dikkatin gösterilmesi gerektiği sonucunu çıkarabiliriz.
2016 Yılı Raporu’na Göre Türkiye’nin Güçlü ve Zayıf Olduğu Alanlar Hangileri?
Türkiye’nin, inovasyon girdi alt endeksleri ortalaması açısından 59. sırada, inovasyon çıktı alt endeksi ortalaması açısından da 37. sırada olduğu görülüyor.
Yani Türkiye, bilgi ve teknoloji çıktıları ve yenilikçi çıktılar göstergeleri açısından 128 ülke arasında 37. sırada yer alıyorken; kurum ve kuruluşlar, insan kaynağı ve araştırma, altyapı, pazar gelişmişliği, iş gelişmişliği gibi kriterler açısından 59. sırada yer alıyor. Dolayısıyla Türkiye için güçlü yönlerin inovasyon alt endeksi, zayıf yönlerin ise çıktı alt endeksi olduğu ortaya çıkıyor.
Türkiye’nin güçlü olduğu alanlara örnek olarak aşağıda yer alan alanlar, sıralamasıyla birlikte örnek olarak gösterilebilir:
Yerli endüstriyel tasarımlar (1. sıra), yenilikçi çıktılar alanında maddi olmayan varlıklar (5. sıra), bilgi ve teknoloji çıktılarında bilgisayar yazılım harcamalarının GSYH içindeki payında (9. sıra), toplam bilgisayar software harcaması (9. sıra), insan kaynağı ve araştırma alanında yükseköğretim kayıtlarında (16.sıra), iş gelişmişliği alanında ticaret-rekabet-pazar ölçeğinde (12.sıra).
Türkiye’nin en zayıf olduğu alanlar arasında aşağıdaki veri setleri örnekleri verilebilir:
Siyasi istikrar ve terörün/şiddetin yokluğu (116. sıra), işten çıkarma maliyetleri (115. sıra), eğitim harcamaları (103. sıra), Mikrofinans kuruluşlarının brüt kredi portföyü (79. sıra), kültür ve yaratıcı servislerin ihracatı (72. sırada).
Rapor incelendiğinde, birçok benzer veri setinin bulunduğunu görüyoruz. Bu veri setleri birçok akademik çalışmada değerlendirilebilecek niteliktedir. Dolayısıyla inovasyon konusunda çalışan kişilerin bu veri setlerinden yararlanması faydalı olacaktır.
Rapor ülkemiz açısından da birçok farklı yönüyle incelenebilir. Ancak özellikle bir noktanın üzerinde durulmasının önemli olduğu kanaatindeyim.
Örneklerden de anlaşılacağı üzere özellikle yapısal diyebileceğimiz alanların kırılgan olduğunu görüyoruz. Siyasi istikrarsızlık ve şiddet ortamı, eğitim harcamaları, işten çıkarma maliyeti gibi ekonominin genel yapısıyla ilgili verilerde görülen bu kırılganlık deyim yerindeyse yumuşak karnımızı oluşturuyor. Bu nedenle, sürüdürlebilir bir başarı için bu kırılganlığı ortadan kaldıracak reformların yapılması gerekmektedir.
Sonuç
Küresel İnovasyon Endeksi incelendiğinde, Türkiye’nin dünyanın en inovatif ülkeleri sıralamasında ilerlediğini görüyoruz. Dolayısıyla Türkiye, dünya inovasyon liginde rekabet eden bir ülke durumundadır. Ancak bu, diğer ülkelerin yerinde saydığı anlamına gelmiyor. Bundan dolayı, bu ilerlemenin süreklilik kazanması için çabanın sürmesi gerekiyor. Burada, özellikle son sıralarda yer aldığımız alanlara odaklanmamız inovasyon sıralamasında daha üst basamaklara yükselmemizi sağlayacaktır.
Rapordan çıkarılacak en önemli sonuşlardan biri, ülkemizin daha çok yapısal reformlar konusunda adımlar atmasının gerekliliğidir. Bu reformlar yapıldığında inovasyon ligininin üst sıralarında yer alan bir oyuncu olacağımız kaçınılmaz. Ancak bu reformlar hayata geçirilemez ve gerekli adımlar atılamazsa yapısal sorunların daha da derinleşmesi ve bunun sonucu olarak yakalanan bu iyileşmenin tersine dönmesi riski bulunmaktadır.
İnovasyon konusunda Ar-Ge harcamalarının pozitif etkisi tartışılmaz bir olgudur. Bundan dolayı, bu harcamaların arttırılması ve yapılan harcamaların etkinleştirilmesi inovasyonu ligindeki başarımızı olumlu yönde etkileyecektir.
Bu harcamaları arttırmanın yanında, girişimciliği teşvik etmek de önemli bir etken olacaktır. Birçok uluslararası firma, kendi Ar-Ge harcamalarına yatırım yaparak inovasyon süreçlerini geliştiriyor. Ayrıca, bu firmalar aynı işleri yapan başarılı küçük şirketleri bünyelerine katarak da inovatif ürünlere sahip olabiliyorlar. Çünkü, bu yolla, satın alınan firmaların inovatif ürünleri de ürün portföyüne katılmış oluyor. Bu nedenle, inovasyonon geliştirilmesi için Ar-Ge harcamalarının yanında, girişimcilerin de desteklenmesi de önemli bir etkiye sahip olacaktır. Hem ulusal ekonomi olarak hem de kurumlar bazında bu konunun dikkate alınması gerekmektedir.
İnovasyon sürecinin etkinleştirilmesi konusunda üzerinde durmamız gereken diğer önemli bir nokta, bu yeni anlayışın sürdürülebilir bir bakış açısıyla yapılması gerektiğidir. Çünkü artık yüksek teknoloji ürünlerin çevreyle, toplumla uyumlu olması kaçınılmaz bir gereklilik olarak ortaya çıkıyor. Aksi durumlarda, ortaya çıkan bu ürünler veya hizmetler rakipleri karşısında dezavantajlı duruma düşebiliyor.
Uzun lafın kısası, Türkiye, inovasyon yarışında iyi bir yerde bulunuyor. Üstelik bulunduğu yerde bir iyleşme olduğunu da görüyoruz. Ancak bu bir yarışma... Dolayısıyla aynı belki daha yüksek bir tempoyla yarışı sürdürmek başarı için kaçınılmaz bir gerçek olarak ortaya çıkıyor.
Ali Kamil UZUN, CPA, CFE, MA, CRMA, CAC
Türkiye İç Denetim Enstitüsü Başkanı
Yorumlar