“Güneş Ufuktan Gelecek Umuttan Doğar”


Ülkemizin ve mesleğimizin geleceği olan üniversite öğrencisi gençlerimizin küresel alanda rekabet edebilecek yetkinlikte yetişmeleri ve geleceğe donanımlı hazırlanmalarına katkıda bulunmak amacıyla Gelecek Zirvesi düzenliyoruz. Zirve, Türkiye İç Denetim Enstitüsü Gelecek Okulu’nun bir etkinliği olup, iki yılda bir düzenli olarak bahar mevsiminde yapılıyor.
Gençlerimizle birlikte başlattığımız gelecek yolculuğunun yol haritasının belirlenmesinde Ulusal Bağımsızlık Destanımız ilham kaynağımız oluyor. Ulusal Bağımsızlık Destanımızın ruhunu oluşturan değerlerimizin, hayal ettiğimiz geleceği inşa etmek için ihtiyacımız olan motivasyon gücünü sağlayacağını, bizi yarınlara taşıyacağını biliyoruz.
Kainatın tanık olduğu benzeri olmayan kahramanlık öyküleri ile dolu muhteşem bir destanın yazıldığı Çanakkale’de başlattığımız ilk Zirve’den sonra, Anadolu’nun üç büyük akarsuyunun aktığı havzada, tarihimizin en önemli meydan muharebesi yapılan, Kurtuluş Savaşı destanımızın son savunma savaşı olarak bilinen Sakarya’da ikinci Zirvemizi gerçekleştirdik. Bir milletin istiklali ve istikbali için ilk adımın atıldığı yılın 100. yıldönümünde Samsun’da üçüncüsünü gerçekleştirdiğimiz Gelecek Zirvesi ile geleceğe yolculuğumuzu sürdürüyoruz.
Gelecek Zirvesi etkinliğimizin bir sonraki etabı olan dördüncü zirvemizi bu toprakları yeniden vatan yapanlara saygının bir ifadesi olarak Büyük Taarruz ve Başkomutan Meydan Muharebesi’nin geçtiği topraklarda, 2021 yılında gerçekleştireceğiz.
Beşinci zirvemizi ise, 2023 yılında Cumhuriyet’in ilan edildiği ilk Meclis’te gerçekleştirmeyi planlıyoruz. Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün gençlere emaneti Cumhuriyetimizin 100. yıldönümünü gençlerimizle birlikte 5. Gelecek Zirvemizde kutlayacağız.
“Yolculuk, hayal ettiğimiz geleceğe ilham kaynağı oldu”
"Yolunda yürüyen bir yolcunun yalnız ufku görmesi kafi değildir. Muhakkak ufkun ötesini de görmesi ve bilmesi lazımdır." diyen Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün Cumhuriyetimizi emanet ettiği, Türkiye’nin çeşitli illerinden gelen 100 üniversite öğrencisi  ve onları yetiştiren, ufuk veren akademisyenlerle birlikte bu yolculuğu başlattık.
Mustafa Kemal Paşa’nın 100 yıl önce 9. Ordu Müfettişi olarak Bandırma Vapuru ile geçtiği yoldan geçerek, Samsun’a geldik. 23 Nisan gecesi İstanbul’da başlayan yolculuğumuz 25 Nisan sabahı Samsun’da tamamlandı. Denizde iki gece üç gün geçirdik. Mustafa Kemal Paşa’nın Anadolu’ya ayak bastığı Tütün İskelesi’nden Samsun’a çıktık.
Yolculuğumuz süresince duyduğumuz heyecan, yaşadığımız duygular, yaşam boyu saklayacağımız, paylaşacağımız anlam ifade eden çok değerli anılar olarak belleğimizde yerini aldı. Belleğimizde anılar olarak yer almanın ötesinde hayal ettiğimiz geleceği inşa etmenin ilham kaynağı olacağına inanıyoruz.
“Yolculuk süresince gönül gözümüzle Mustafa Kemal’i gördük”

Duyduğumuz heyecanı, yaşadığımız duyguları farklı ve anlamlı kılan, o günün koşullarında yaşananları bugünün koşullarında anlamlandırmanın etkileşimi ve farkındalığıydı.
Kendisi için var olmayacak geleceği, bizler için var etmenin, neslinin geleceği için kendini feda etmenin, Anadolu’da var olmanın destanının yazılmaya başlandığı ilk adımı, 19 Mayıs ruhunu anlamaktı.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün emanet ettiği Cumhuriyet’in evlatları olarak onun yolunda gerçekleştirdiğimiz yolculukta, 100 yıl öncesinin zorlu koşullarında yaşanılanları hatırlama, bugüne ve geleceğe dair sonuçlar çıkarma imkanı bulduk.
Yolculuğa çıkmadan önce, Mustafa Kemal’in 16 Mayıs 1919 gecesi annesi ve kız kardeşi ile helalleşerek yola çıktığı İstanbul Şişli’deki evini ziyaret ettik.
Deniz yolculuğuna başlarken Atatürk’ün “Beni görmek demek, mutlaka yüzümü görmek değildir. Benim fikirlerimi, duygularımı anlıyorsanız ve hissediyorsanız, bu yeterlidir.” sözlerini düşündük.
İstanbul’dan Samsun’a gerçekleştirdiğimiz yolculuğumuz süresinde gönül gözümüzle Mustafa Kemal’i gördük. Fikirlerini, duygularını anlamaya ve hissetmeye çalıştık.
Gemi Haydarpaşa Garı önlerinden süzülerek geçerken, Mondros Mütarekesi sonucu işgal edilen İstanbul’da işgal kuvvetlerinin donanma gemilerini gördüğünde Mustafa Kemal Paşa’nın “Geldikleri gibi giderler!” dediğini duyar gibi olduk. İşgal donanmasının arasından Kartal istimbotu ile karşıya geçen Mustafa Kemal’i gördük.
Egemen bir milletin, bağımsız bir devletin kara sularında şanlı bayrağımızın altında ufuktan doğan güneşi gördük. Umutlarımızdan doğacak geleceği düşündük.
Dolmabahçe Sarayı önlerine geldiğimizde, penceresinden bizlere el sallayan Mustafa Kemal’i gördük. Hep bir ağızdan “Dağ Başını Duman Almış” marşını söylemeye başladık. Pencereden yükselen bir ses duyar gibi olduk. “Yarınlar sizindir!”, “Güle güle gençler...” sözleri ile bizleri uğurluyordu...
Mustafa Kemal’in Cumhuriyet’in ilk yıllarında devlet bursuyla Avrupa’ya gönderilen öğrencilere gönderdiği telgrafla, “Sizi bir kıvılcım olarak gönderiyoruz; gür alevler halinde dönmelisiniz!” dileğini hatırladık.
Bandırma Vapuru’nun hareket etmesine az bir zaman kala işgal askerlerinin gemide silah ve mühimmat araması yapmak istediklerini öğrendiğinde arkadaşlarına, “Bunlar böyle işte... Maddeden başka bir şey bilmezler. Bilmiyorlar ki, biz Anadolu’ya silah ve cephane değil ideal ve iman götürüyoruz.” diyen Mustafa Kemal’i düşündük.
O günün koşullarında Anadolu’ya ideal ve iman götürenlerden aldığımız ilhamla, bizler de; cesur hayalleri, büyük yürekleri ve akıl terleri ile ülkemizin aydınlık geleceğinin teminatı gençlerimiz ile birlikte geleceği keşfetmek için hayallerimizi, coşku ve tutkumuzu götürdüğümüzü hissettik.
Yakın arkadaşlarıyla bir sohbetinde ifade ettiği, “İki Mustafa Kemal vardır, biri karşınızda oturan ben. Et ve kemik, fani Mustafa Kemal. İkinci Mustafa Kemal... onu, “ben” kelimesiyle ifade edemem. O ben değil, bizdir. O, memleketin her köşesinde yeni fikir, yeni hayat ve büyük ülkü için uğraşan aydın ve mücahit bir zümredir.” sözlerinin kulaklarımızda çınladığını hissettik.
Mayıs 1919’da Karadeniz’de yol alan Bandırma Vapuru’nda fani Mustafa Kemal vardı. Nisan 2019’da Karadeniz’de yol alan egemen bir milletin, bağımsız bir devletin şanlı bayrağını açık denizlerde taşıyan, Cumhuriyetimizin gururu donanmamızın Bayraktar Gemisi yüzlerce Mustafa Kemal’i taşıyordu.
Yüreklerimizde vatan sevgisi, zihinlerimizde hayal ettiğimiz gelecek düşüncesi ile hep birlikte Türkiye olmanın umuduyuz.
“19 Mayıs 1919 bir milletin istiklali ve istikbali için doğum günüdür”

Biz bu toprakların üzerinde yaşayanlar, biz o emaneti alanlar, doğum tarihimiz kaç olursa olsun hepimiz 19 Mayıs 1919 doğum tarihliyiz.
Çünkü 19 Mayıs, bir milletin istiklali ve istikbali için doğum günüdür.
19 Mayıs 1919, Anadolu topraklarını yeniden vatan yapmak için bir başlangıç, bir milattır.
100 yıl önce Bandırma Vapuru ile Milli Mücadeleyi başlatmak için yola çıkan Mustafa Kemal’in kaleme aldığı Nutuk’un ilk bölümünde yaptığı tespitlerde genel durum ve görünüş iç açıcı değildi. Umutsuzluğun hakim olduğu koşullarda, halkına umut olan, Anadolu topraklarında umudu yeşerten bir lider, kendi deyimiyle 1919 yılı Mayıs ayının 19’uncu günü Samsun’a çıkışı ile Milli Mücadeleyi başlattığı tarihi, doğum günü, ülkenin kuruluşu için bayram günü olarak kutlanmasını istiyor.
Yarınlara dair hayalleri olan insanlar umutlu insanlardır. Hayalleri ve umutları yenilenebilir enerji kaynaklarıdır. Yaşama dair tutku, coşku, azim, kararlılık ve sevgilerini besleyen içten gelen motivasyonları ile ilham verirler, umut olurlar, ufkun ötesini görüp, yaşanılacak tüm olumsuzluklara karşı da toplumu geleceğe hazırlayan lider olurlar.
Mustafa Kemal, uzgörüleri, geleceğe dair coşku ve tutkusu, azim ve kararlılıkla vazgeçmediği hayalleri ile yarının insanı fütürist bir liderdi.
Atatürk’ün 100. doğum yıl dönümü olan 1981 yılı, UNESCO tarafından Atatürk’ün “Ulusal Bağımsızlık ve Çağdaşlama Lideri” olarak evrensel nitelikleri ile “Atatürk Yılı” olarak ilan edildi ve kutlandı.
Mayıs 1919’un 100. yıldönümü olan 2019 yılında, yaşadığı çağın ötesinde fikirleri ve eserleri ile etkisi sürdüğü için Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü “Çağlarboyu Fütürist Lider” olarak görüyoruz.
100 yıl önce Bandırma Vapuru ile Milli Mücadeleyi başlatmak üzere İstanbul’dan yola çıkarak Samsun’da Anadolu’ya ayak basan 9. Ordu Müfettişi Mustafa Kemal, milli mücadele kazanılıncaya kadar Cumhuriyet’i “vicdanında milli bir sır” olarak sakladı. Mustafa Kemal, Anadolu topraklarına ayak bastığında millet egemenliğine dayalı tam bağımsız yeni bir Türk devleti kurmayı düşünüyordu. Milletin istiklali ve istikbali için verdiği mücadele sonucu milletin egemenliğine dayalı bağımsız Türkiye Cumhuriyeti kuruldu.
Bugün, Cumhuriyet’in evlatları olarak bizlere düşen sorumluluk; Ata’mızın, atalarımızın kurduğu ve emanet ettiği Cumhuriyet’i ilelebet payidar kılmak.
Bu sorumluluğumuzun gereğini yerine getirmenin güvencesi; tarihimizde, yüreğimizde, ruhumuzda iz bırakan, imkansızı başarma ruhundan ilham aldığımız bir destanımız var.
Atalarımız bu topraklarda gurur duyduğumuz destanı yazdılar. Bizler ise hayal ettiğimiz geleceği yazmalıyız. Akıl terimizi akıtacağımız bir gelecek bizi bekliyor.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün bu ülkeyi emanet ettiği Cumhuriyet’in evlatları olarak, onun yolunda gerçekleştirdiğimiz yolculukta, 100 yıl öncesinin zorlu koşullarında yaşanılanları hatırlama, bugüne ve geleceğe dair sonuçlar çıkarma imkanı bulduk.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün geleceğin ümidi, ışıklı çiçekleri olarak gördüğü, ülkemizin aydınlık geleceği sevgili gençler,
Bir kere daha anlaşıldı ki, akıl öngördüğü ve hayal ettiği her şeyi başarabilir. Bir gün amacınıza ulaşmak için her gün hayalinizi yaşayın, kendinize ve hayalinize inanın.
Bugünün değil yarının insanı olmak için bakış açısını değiştiren, bir şeyin her şeyini, her şeyin bir şeyini bilen, öğrenmeyi öğrenen insan olma gayreti içinde olun.
Unutmayın, geleceğimiz sizin hayal etiklerinizde ve başardıklarınızda yükselecek.
Geleceğimizin ümidi, ışıklı çiçeklerimiz sevgili gençler, yarınlar sizindir, yolunuz açık olsun…
Bize bıraktıkları varlığımızı borçlu olduğumuz değerler için Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK ve kahraman şehitlerimizin aziz hatıraları önünde saygıyla eğiliyorum.
Ruhları şad olsun!

 
Ali Kamil UZUN
Türkiye İç Denetim Enstitüsü Kurucu ve Onursal Başkanı

 

Yorumlar

Hayriye TARTICI dedi ki…
Emeğinize sağlık hocam. Öğrenmenin evrenselliği-özgürlüğü, özgürlüğün evrenselliği. Evrensel iyinin yaşantıya alınması yönündeki örnekliğin yerini bulmasını dilerim.
Ali Kamil UZUN dedi ki…
Teşekkürler

Bu blogdaki popüler yayınlar

Hoş geldin yeni yaşım!..

SAWYER'S İç Denetçiler için Rehber Kitabının Türkçe Çevirisi Üzerine...

Tercihlerimizde iç sesimize kulak vermek…