AKILLI ÇAĞDA GELECEK RİSKİ...
Dünya Ekonomik Forumu, 20 - 24 Ocak tarihleri arasında "Akıllı Çağ için İşbirliği" teması ile Davos'ta toplandı.
Dünya Ekonomik Forumu’nun (WEF) her yıl Davos’ta
düzenlenen zirve öncesi hazırladığı Küresel Riskler Raporu yayımlandı.
Söz konusu raporda, Eylül-Ekim 2024 döneminde dünyanın dört bir yanından 900’ü
aşkın uzmanla yapılan anketlerin sonucunda ortaya çıkan beklenti ve öngörüler
yer alıyor.
Raporda, 2025 yılında dünyanın karşı karşıya olduğu
başlıca tehditler arasında devlet temelli silahlı çatışmalar ilk sırada, aşırı
hava olayları ise ikinci sırada görülüyor.
Raporda yer alan ilk iki riski, sırasıyla jeo-ekonomik
çatışma, yanlış bilgi ve dezenformasyon, toplumsal kutuplaşma, ekonomik
gerileme, yeryüzü yapısında kritik değişiklikler, ekonomik fırsat yetersizliği
veya işsizlik, insan hakları ve sivil özgürlüklerin erozyona uğraması ve
eşitsizlik takip ediyor.
Rapor, artan jeopolitik, çevresel, toplumsal ve
teknolojik zorlukların istikrar ve gelişimi tehdit ettiği, giderek parçalanan
küresel bir görünüm ortaya koyuyor.
Bu yılki araştırma sonuçlarında ekonomik riskler daha
az ön plana çıksa da toplumsal ve jeopolitik gerilimlerle bağlantılı olarak
endişe kaynağı olmaya devam ediyor.
Araştırmanın katılımcıları, dünyanın uzun vadedeki
görünümüne ilişkin kısa vadeye kıyasla daha kötümser bir görünüm çiziyor.
Katılımcıların üçte ikisi 2035'e kadar özellikle
çevresel, teknolojik ve toplumsal zorlukların artmasına bağlı olarak daha
çalkantılı ve fırtınalı bir küresel görünüm oluşacağını öngörüyor.
Gelecek iki yıla ilişkin riskler açısından ise yanlış
bilgilendirme ve dezenformasyon ikinci kez üst üste ilk sıradaki risk olmayı
sürdürüyor. Bu durum, dezenformasyonun ulusal ve uluslararası bölünmeleri
şiddetlendirmek suretiyle toplumsal uyum ve yönetişime yönelik tehditlerin
altını çiziyor.
Aşırı hava olayları, toplumsal kutuplaşma, siber casusluk ve
savaş da gelecek iki yıla ilişkin en büyük 10 risk arasında yer alıyor.
Katılımcıların yarısından fazlası gelecek iki yıl içinde dünyada
istikrarsızlık beklerken, bu durum uluslararası işbirliğindeki parçalanmayı
yansıtıyor.
Gelecek 10 yıla ilişkin uzun vadeli en büyük 10 risk
arasında ise çevresel riskler ilk sırada bulunuyor.
Bunu biyoçeşitlilik kaybı ve ekosistemin çöküşü,
yeryüzü sisteminde kritik değişiklikler, doğal kaynakların azalması, yanlış
bilgilendirme ve dezenformasyon, yapay zeka teknolojilerinin olumsuz sonuçları,
eşitsizlik, toplumsal kutuplaşma, siber suçlar ve kirlilik takip ediyor.
Rapora göre, uzun vadeli projeksiyonlar küresel
işbirliği mekanizmalarının artan bir baskıyla karşı karşıya kaldığını
gösteriyor. Katılımcıların yüzde 64'ü dünyadaki orta ve büyük güçler arasında
rekabetin damgasını vurduğu parçalanmış küresel düzen öngörürken, çok
taraflılık açısından ciddi zorlanma yaşanacağını düşünüyor.
Eşitsizlik ve toplumsal kutuplaşma gibi riskler kısa
ve uzun vadede öne çıkarken, yasa dışı ekonomik faaliyetler, artan borç yükleri
ve stratejik kaynakların belirli bölgelerde yoğunlaşmasına ilişkin artan
endişeler, gelecek yıllarda küresel ekonomiyi istikrarsızlaştırabilecek
kırılganlıklar olarak görülüyor.
Bu kapsamda rapor, ülkelere istikrarsızlığı önlemek, güveni
yeniden inşa etmek ve herkes için sürdürülebilir ve kapsayıcı bir gelecek
sağlamak için diyaloğa öncelik verilmesi, uluslararası bağların güçlendirilmesi
ve işbirliğinin teşvik edilmesi çağrısında bulunuyor.
Uzun lafın kısası;
Artan jeopolitik gerilimler, küresel güvenin zarar görmesi ve
iklim krizi, küresel sistemi daha önce hiç olmadığı kadar zorladığı görülüyor.
Küresel risklerin “hiç bu kadar yüksek olmamıştı” dedirtecek
kadar yüksek olduğu bir gelecek bizi bekliyor.
Zirvenin temasına bakıldığında, "Akıllı Çağ" için “Gelecek Riski” ile yüzleşmek, sürdürülebilir gelecek için küresel ortak aklın tek seçenek olduğunu bilmek, küresel geleceğimizi tehdit eden risklerimizi yönetmek için insanlık meselesidir.
Ali Kamil UZUN
Türkiye İç Denetim
Enstitüsü Kurucu ve Onursal Başkanı
Yorumlar