Babaya babalık yapılmaz…
İlk gençlik anılarım gözlerimin önünden akıp gidiyor…
Üniversiteyi
kazanmış, okula kaydolmuştum. Kredi Yurtlar Kurumuna da öğrenim kredisi almak
için başvurmuş, sonucu bekliyordum. Bu süre, 7-8 ayı bulduğundan, ilk krediyi
aldığınızda geçen bu sürelerin de ödemesi yapılıyor ve elinize toplu bir para
geçiyordu.
Üniversiteye
başladığım 1973 yılında, her evde buzdolabı ve çamaşır makinesi yoktu. Telli
dolaplarda yemekler muhafaza edilir, büyük kazanlarda çamaşırlar yıkanırdı.
Rahmetli annem de kazanlarda çamaşırlarımızı yıkar, telli dolaplarda
yemeklerimizi muhafaza ederdi.
Ben de
üniversiteyi kazanmış, eğitime başlamış, Kredi Yurtlar Kurumu’ndan da kredi
almaya hak kazanmıştım. Toplu aldığım öğrenim kredisini bankadan alıp, akşam
eve geldiğimde babama, anneme çamaşır makinesi ve buzdolabı almak istediğimi
söyledim. Babam gülümser gibi baktı ve bir şey söylemedi. Ertesi gün evimize
babam, buzdolabı ve çamaşır makinesi alıp, getirmişti.
Ben
de; “Birlikte alacaktık, bende parasını ödeyecektim, sen neden hızlı hareket
ettin” dedim. Babam; “Babaya babalık yapılmaz” diyerek devam etti. “Bizim
çamaşır makinesi ve buzdolabı almamamız maddi imkânsızlığımızdan değildi senin
okumana öncelik vermemizdi. Şimdi anlaşılıyor ki, sen artık kendi ayaklarının
üzerinde duruyorsun. Aldığın öğrenim kredisi sana böyle bir cesareti veriyor. O
halde bizim de artık evimize buzdolabı, çamaşır makinesi alma vakti geldi diye
düşündük.”
Babamın
bu sözleri üzerine o gün yaşadığım mahcubiyeti unutamam.
Anne
ve babamın benim için yaptığı fedakârlıkların farkında, onlara yardımcı olmak
niyetiyle arzu ettiğim bir isteğim karşısında aldığım cevap bana unutamadığım
bir hayat dersi oldu.
Babam,
eğitim için aldığım kredinin her kuruşunu eğitimim için harcamam, evimiz için
yapılacak ve alınacak her şeyin kendisine ait olduğunu, “babaya babalık
yapılmaz” diyerek, beni haddimi bilme ve sorumluluklarım konusunda usulünce
uyarıyordu.
Babam,
ailemizin geçimini, benim ve kız kardeşimin eğitim ihtiyaçlarını kendi alın
teri emeği karşılığı kazancı ile karşılarken, ben üniversite eğitimi için aldığım
devlet kredisinden aldığım cesaretle, iyi niyetle olsa bile elime geçen paranın
kaynağını ve amacını düşünmeden hareket etmiştim.
Ailem
ve devletin sağladığı imkânlarla eğitimimi tamamlama, iş ve meslek sahibi olup,
sonra kendi kazancımla aileme ve ülkeme olan sorumluluklarımı yerine getirme
konusunda babamın sözleri bana ders olmuştu.
O gün
babamın verdiği bu ders, bana bugünler için şunu öğretti.
Analar
ve babalar için evlatları, aile ve ülkesinin geleceği için umuttur, umudu
yetiştirmektir.
Koşullar
ne olursa olsun, her ana, her babanın gönlünden geçen, elinden gelen budur.
Atamızın
bizlere emaneti bu Cumhuriyetin evlatları olarak bize düşen sorumluluk ise umudu
yaşatmak, yarının insanı olmaktır!..
Ali
Kamil UZUN
Türkiye İç Denetim Enstitüsü Kurucu ve Onursal Başkanı
Yorumlar