Kayıtlar

Ekim, 2008 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

İzin Kullanmamanın Dayanılmaz Cazibesi

Çalışma kültürümüzde izin kullanmadan çalışan personel özverili, işine bağlı kabul edilir ve övgüye değer bulunur. İş yerlerinde, işletmelerimizde uzun süredir izin kullanmayan çalışana çok sık rastlanır. Bu durum son derece doğal karşılanır, iş yoğunluğunun, işe bağlılığın, özverinin bir sonucu olarak değerlendirilir. İş temposu, yoğunluk, personel sayısı, vb nedenlerle planlı ve düzenli izin kullanımı konusundaki sıkıntılar yönetim ile ilgili şikayetler olarak sürekli ifade edilir, iş koşullarının bir gerçeği olarak kabullenilir. Çalışma yaşantımızın bu genel kabul görmüş gerçeği ardında işletmelerimiz için hile ve suistimal riskinin bulunduğunu hiç düşündünüz mü? İzin kullanmadan çalışmanın işletmeler için bedeli, çalışan için cazibesi olduğunu biliyor muydunuz? Tayin, terfi ve rotasyon uygulamaları bir işletme için tehdit ya da fırsat oluşturabilir mi? Bir denetim profesyoneli olarak deneyimlerim; izin kullanımı, tayin, terfi ve rotasyon konularının insan kaynağı ve risk yönetimi a

Değişim ve Güvence

"Kollu, şeritli hesap makineleri, mekanik, elektrikli daktilolar, kalamozalardan oluşan büro ve kayıt malzemeleri, telgraf ve teleks ile iletişim, PTT santralları aracılığıyla yapılan şehirlerarası ve uluslararası görüşmeler... ", benim yaşıtlarımın anımsadığı, zamanında kullandığımız bilgi ve iletişim teknolojisinin ürünleri idi. Geçmiş zamanın teknolojisi ile geçmişin calışma ortamı ve iş yapış biçimleri de doğal olarak bugünden çok farklı idi. Reel ortamın elle tutulur, dokunulur ilişkileri içinde süreçler yaşanıyordu. Bugünün sanal ortamında ise her şey o kadar hızlı yaşanıyor ve değişiyor ki, geçmiş zamanın teknolojisini yaşayanlar bile hafızalarında canlandırmakta güçlük çekiyorlar. Sanki hiç yaşamamış gibiler. Son kullanma tarihi geçen mal gibi geçmiş teknoloji ve iş tecrübelerini hafıza raflarından indirmişler. Geriye dönüp baktığınızda, geçmişi hafıza ve gözlerinizde canlandırdığınızda, bir zamanlar hayranlıkla izlediğiniz makine ile göz teması olmadan kollu ve şerit

Muhaberat Teftişinden, "e-posta" Denetimine...

Mesleğimizin eskileri çok iyi hatırlayacaklardır. Mesleğin çıraklık dönemi olan müfettiş yardımcılığının başlangıç döneminde, üstatların verdikleri ilk görev "muhaberat teftişi" olarak adlandırılan gelen ve giden evrak kayıtlarının incelenmesi idi. Bu gelenek sadece müfettişliğe özgü olmayıp memur olarak işe başlayanlarında ilk mesai yeri muhaberat servisi olurdu. Bu yaklaşım, kıdemsizliğin kaderi "angarya" işler olduğu için değil, çıraklık eğitiminde en etkili işi öğrenme tekniği olduğu için tercih ediliyor, benimseniyordu. Çünkü, faaliyet trafiğini kronolojik bir düzende izleyebildiğiniz yegane sistematik süreç, muhaberat kayıtları idi. Ciltler halinde evrak kayıt defterleri, klasörler dolusu evraklar, "kurumsal hafıza" olarak sizin hem yetişmenize, hem de etkin bir teftiş yapmanıza yardımcı olan temel referans kaynaklarını oluşturuyordu. Muhaberat kayıtlarının düzeni ise, teftiş veren açısından günümüzün deyimi ile "iyi yönetişim" in ifadesi o

İç Denetim Nedir ?

Mayıs ayı Uluslararası İç Denetçiler Enstitüsü (IIA) tarafından tüm dünyada “ Uluslararası İç Denetim Farkındalık Ayı” olarak ilan edilmiştir. Uluslararası İç Denetçiler Enstitüsü (IIA), iç denetim mesleğinin geliştirilmesine çok büyük önem vermektedir ve tüm dünyadaki iç denetim enstitülerine ve iç denetçilere bu konulardaki çalışmaları için çeşitli mesleki kaynak ve hizmetler sunmaktadır. Bu çalışmaların bir parçası olarak IIA tarafından mayıs ayı “Uluslararası İç Denetim Farkındalık Ayı” olarak ilan edilmiştir. Mayıs; dünya çapında iç denetim bilincini oluşturma çabalarına odaklanılacak bir ay olarak belirlenmiştir. IIA tarafından tüm ülkelerdeki iç denetim enstitüleri mayıs ayı boyunca iç denetim mesleğini tanıtmak adına bu etkinliğe katılmaya davet edilmektedir. Bu nedenle mayıs ayı iç denetçiler açısından, iç denetim mesleği ve bu mesleğin organizasyonların yönetimindeki önemli rolü hakkında konuşmak ve farkındalık yaratmak için mükemmel bir fırsattır. Bu ay boyunca tüm iç d

Değer Yaratan Denetim

Çocukluğumda bana alınan oyuncakların ömrü çok uzun olmazdı. İç mekanizmalarına, işleyişlerine olan merakım nedeniyle onları çok çabuk bozar ve bu meraklılığın sonucu yaşadığım keşif süreci benim için en keyifli oyun olurdu. Yıllar sonra meslek seçimimde de doğamda var olan bu merak duygusunun etkili olduğunu söyleyebilirim. Müfettişlikte meraklı olmanın analitik araştırmacılığı tetiklediği hepimizin malumudur. Göreviniz gereği bu meraklılığınız inceleme konunuz ile ilgili ilişkileri, süreçleri irdelemenizin yanı sıra mesleğinizin işlevini de size sorgulatır. Bu sorgulama değişim ve gelişimin vesilesi de olabilir. Mesleğe müfettiş olarak başladığımız yıllardan, iç denetçi olarak mesleği devam ettirdiğimiz bugüne kadar olan mesleki süreç, gece ve gündüz gibi birbirinden çok farklı iki ayrı zamanı ifade ediyor. Bugün ifade edilen bu değişim ve gelişim farkı yarınlarda da var olacak. Bugünün sanal oyuncaklı dünyasının meraklı küçükleri yarının dünyasında çok daha büyük değişimin ve gelişi

Çatışmadan Yönetmek

Çalışma yaşamı, aynı zamanda doğası gereği ‘çatışma yaşamı’ olarak da bilinir. Yine bildiğimiz bir başka gerçek de, çatışmalar çelişkilerden doğar ve iyi yönetildikleri takdirde gelişmeye neden olurlar. Dünyamız ve çevremizin çatışmalardan yaşanamaz hale geldiği günümüzde çalışma yaşamında çatışmadan yönetmek beceriden öte bir erdem sayılmaktadır. Deneyimlerim, bu gerçeği ifade eden çok sayıda ‘örnek’ sayılabilecek olaylarla doludur. Yaşadıklarımdan bir olayı önce paylaşmak, sonra değerlendirmek istiyorum. Kıdemin Önemi Teftiş Kurullarında ‘kıdem’ göz ardı edilemeyecek unsurlardan biridir. Göz ardı edildiği takdirde iç dengeleri etkileyen, hatta altüst eden çatışmalara tanık olursunuz. Yöneticiliğini yaptığım bankanın Teftiş Kuruluna, bir boş pozisyon için idari görev talebi geldi. O an için kurulun kıdem dağılımına bakıldığında, benzer kıdeme sahip birden fazla aday var. Kıdem o kadar teftiş geleneğinin bir parçası olmuş ki, performanstan önce ilk akla gelen faktör oluyor. Ancak olayı

Kutlu Olsun !..

19 Eylül 1995, meslek örgütümüz “Türkiye İç Denetim Enstitüsü”nün kuruluş yıldönümü !.. 19 Eylül 1995 tarihinde 47 meslektaşımızla kuruluşunu gerçekleştirdiğimiz mesleğimizin ulusal değeri olarak kabul ettiğimiz meslek örgütümüz, kuruluş ve gelişim sürecinde mesleğin küresel birikimlerini değerlendirerek bugün binlerce meslektaşımızın gelişimi için hizmet sunmaktadır. “Meslekte paylaşarak gelişmek, katılımla ilerlemek” mottosu ile başlatılan girişim, bugün üç farklı alanda birikimin, değerin ifadesi olan “kurumsal kimlik” ile zenginlik ve derinlik kazanmıştır. 13 yıllık kurumsal geçmişi ile “Türkiye İç Denetim Enstitüsü”, 12 yıldır kesintisiz devam eden “Türkiye İç Denetim Kongresi” ve 7 yıldır varlığını sürdüren “İç Denetim” dergisinin üç farklı kurumsal değer olarak birlikte yarattığı sinerji; mesleğimizin geleceği ve profesyonel değerimizin güvencesini oluşturmaktadır. Bugün, birbirinden farklı kurumların temsilcileri olan bizleri buluşturan, bir araya getiren, meslektaşlar olarak “