Değişim ve Güvence

"Kollu, şeritli hesap makineleri, mekanik, elektrikli daktilolar, kalamozalardan oluşan büro ve kayıt malzemeleri, telgraf ve teleks ile iletişim, PTT santralları aracılığıyla yapılan şehirlerarası ve uluslararası görüşmeler... ", benim yaşıtlarımın anımsadığı, zamanında kullandığımız bilgi ve iletişim teknolojisinin ürünleri idi. Geçmiş zamanın teknolojisi ile geçmişin calışma ortamı ve iş yapış biçimleri de doğal olarak bugünden çok farklı idi. Reel ortamın elle tutulur, dokunulur ilişkileri içinde süreçler yaşanıyordu. Bugünün sanal ortamında ise her şey o kadar hızlı yaşanıyor ve değişiyor ki, geçmiş zamanın teknolojisini yaşayanlar bile hafızalarında canlandırmakta güçlük çekiyorlar. Sanki hiç yaşamamış gibiler. Son kullanma tarihi geçen mal gibi geçmiş teknoloji ve iş tecrübelerini hafıza raflarından indirmişler.

Geriye dönüp baktığınızda, geçmişi hafıza ve gözlerinizde canlandırdığınızda, bir zamanlar hayranlıkla izlediğiniz makine ile göz teması olmadan kollu ve şeritli hesap makinesi kullanma becerileri, kaligrafik özenle kayıt düşülen kalamoza ve yazıcıları bugün nostaljik bir değerden öte anlam taşımıyor. Bu tür beceriler size iş ve çalışma imkanı sağlamıyor. Hatta becerinizi kullanma imkanı bulsanız bile bu becerinizi kullanacağınız araçlar ortada yok.

Yazımızın bu bölümüne kadar okuduğunuz satırlarda yazılanlar bile sizi "eee...?", "bunun tersini söyleyen mi var ?..." diye düşündürebilir. Bugünden geçmişe baktığınızda doğal karşıladığımız değişim, yaşanırken ve ucu kendimize dokunurken kolay benimsenebiliyor mu?

Başkalarına çok rahatlıkla "Değişim, değişmeyen tek şeydir." diyebilen bizler, değişime ne kadar acığız? Konu değişim oldukca, bu tür sorulara yanıtlar aranır, paradigmalarınızla yüzleşir, ya değişir, ya da geride kalırsınız.

Değişim, gelişim ve ilerlemektir. Ancak iyi yönetilemediği takdirde farklı sonuçlarla karşılaşırsınız. E-Posta ile hızlı, ekonomik çözümlerin yanısıra yüzyüze iletişimden, beşeri ilişkiden uzaklaşıyorsunuz. Internet ile bilgi kaynaklarına hızlı erişiyor, ancak bilgi kaynaklarının güvenilirliğini sorgulamadığınız takdirde doğru bilgiye, objektif veriye ulaşamıyorsunuz. Mekanik daktilo yerine note-book kullanımı ile kağıtsız ortamın katma değerinden faydalanırken, kes, kopyala, yapıştır tuzaklarına karşı dikkatli olunmadığı takdirde iletişim ve raporlama kazaları kacınılmaz olmaktadır. Bilgi ve iletişim teknolojileri, iş yapış biçimini, iş ve yönetim süreçlerini de değiştiriyor. Değişimle ilgili bu saptamalarımızla birlikte "İç Denetim" tanımını değerlendirdiğimizde; iç denetçinin değişim ve değişimin yönetiminde kurum içinde aktif rolü ve stratejik önemi olduğunu görüyoruz. İç Denetim, bir kurumun faaliyetlerini geliştirmek ve onlara değer katmak amacını güden bağımsız ve objektif bir güvence ve danışmanlık faaliyetidir. İç Denetim, kurumun risk yönetim, kontrol ve yönetişim süreçlerinin etkinliğini değerlendirmek ve geliştirmek amacına yönelik sistemli ve disiplinli bir yaklaşım getirerek kurumun amaclarına ulaşmasına yardımcı olur. Bu tanımı ile iç denetçi, sadece değişen, değişime ayak uyduran değil, değişime öncülük, liderlik eden olmalıdır.

Bilgi ve iletişim teknolojisinde devrim sayılabilecek değişim ve gelişim dünyamızı küresel bir ağa dönüştürmüştür. Bizi geçmişten koparan, dünyamızı küresel ağa dönüştüren teknolojinin karşılıklı etkileşim gücü mümkün olanın en iyisini yapmayı kacınılmaz kılmaktadır. Böyle bir dünyada sürdürülebilir varoluş için değişim, gelişim ve ilerleme ancak yeni yetkinliklerle kazanılacak, yeni deneyimlerle sağlanabilecektir. Değişimin yeni dünyasında iç denetim ve iç denetçiden yüksek beklentiler, yeni dünyanın koşulları karşısında varoluş güvencemiz nedir?

Değişim süreci yaşanırken, gelişim ve ilerleme kaydetmek için mesleki standartlarımızın temeli olan "bağımsızlık" ve "tarafsızlık" güvencemiz olacaktır. Sözkonusu standartlarımız aynı zamanda organizasyonun değişim ve gelişiminin yasal ve düzenleyici kurallara, genel kabul görmüş iş kurallarına, etik değerlere, sosyal sorumluluk ve kurumsal yönetim ilkelerine uygun olmasının da sigortası olarak de¤erlendirilmelidir. Çünkü, organizasyonlarda güvenilirlik ve yüksek katma değer tarafsızlık ve bağımsızlıkla mümkündür. O halde, meslek standartlarımızı calışma yaşamımızın vazgeçilmez bir parcası haline getirmeliyiz. Meslek standartlarımızın işimizin hayati bir parcası haline gelmesi için de yapılması gereken iki temel şey bulunmaktadır. Birincisi, iç denetçi olarak sertifika sahibi olmak, ikincisi ise iç denetim birimi olarak (QAR) “Kalite Güvence Gözden Geçirme” programının uygulanmasıdır.

Bir düşünürün "Ustalaştığınız şeyin ötesinde bir şeylere yönelmedikçe asla büyüyemezsiniz" sözleri de bizlere sürekli değişimi ve gelişimi işaret etmektedir.

Yazımızı Hayyam’dan bir dörtlükle bitirelim.

"Bir sır daha var, çözdüklerinden başka
Bir ışık daha var, bu ışıklardan başka
Hiçbir yaptığınla yetinme, geç öteye
Bir şey daha var, bütün yapıtlardan başka."

Ali Kamil Uzun, CPA, CFE
Türkiye İç Denetim Enstitüsü Kurucu Başkanı
( alikamil.uzun@gmail.com )

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Baba sözü…

Hoş geldin yeni yaşım!..

SAWYER'S İç Denetçiler için Rehber Kitabının Türkçe Çevirisi Üzerine...