KUŞAKLARARASI SİNERJİ YARATMA
Bir
önceki yazımda yeni nesil entelektüel sermaye konusunu işlemiştim. Yazıda, Y
Kuşağı olarak adlandırılan genç kuşağın entelektüel sermayesini etkileyen ana
hususları; bu hususların iyileştirilmesi için sektörler arası bir işbirliğinin
olması gerektiğini belirterek, bu kuşağa yapacağımız yatırımların ulusal
gelecek stratejilerimiz açısından önemli olduğunu yazmıştım.
Hemen
her kesim ve sektörün (kamu sektörü, özel sektör ve üçüncü sektör) Y Kuşağı’nı
anlamaya çalıştığı bu dönemde Deloitte Global tarafından 16 ülkede, Deloitte Eğitim Vakfı tarafından ise Türkiye dâhil
olmak üzere, toplamda 17 ülkede uygulanan e-ankete dayalı bir araştırma raporu
yayınlandı. “Y Kuşağı İnovasyon
Araştırması” isimli bu rapor, online olarak düzenlenen 15 dakikalık
kantitatif soru formunu toplam 17 ülkeden, 5.283 Y Kuşağı temsilcisinin verdiği
cevapları içeriyor.
Rapor,
Y Kuşağı’nı ”Ocak 1982 ve sonrası
doğumlu, en az yüksekokul mezunu ve tam zamanlı çalışanlar” olarak;
inovasyonu “mevcut limitlerimizi aşan,
kapsamı genişleterek bir sonuç vermeyi başaran her türlü aktivite birleşimi,
işletim yöntemleri ve teknolojiler” şeklinde
tanımlıyor.
Bu
rapor, Y Kuşağı olarak adlandırılan yeni nesili anlamak açısından son derece
önemli; yeni hayatın, geleceğin ipuçlarını da vermesi açısından dikkate almamız
gereken verileri içeriyor. Bu nedenle raporun dikkatle okunması, analiz
edilmesi gerekiyor.
Rapora
göre Y Kuşağı’nın profili şu şekilde tanımlanıyor:
İnovasyona
önem veren, işin başarısının sadece finansal başarı ile değil, çalışan
memnuniyeti ve işin ne kadar inovatif olduğu ile ölçen, 7/24 online yaşayan,
yüz yüze iletişim yerine sosyal medyanın sınırsız olanaklarında iletişim kuran,
teknolojiyi yakından takip eden, aileye önem veren, başarıya odaklı, farklı
olanı isteyen, yenilikçi, katı kurallardan kaçan.
Deloitte
Eğitim Vakfı’nın çalışmasına göre Y Kuşağı’nın yüzde 91’i, topluma faydası olan
inovasyonlardan kar elde etmenin, işletmeler için kabul edilebilir olduğuna
inanmakta; inovasyonu verimliliği arttırmak ve mal-hizmet üretmek ile kar
sağlamadan sonra işletmelerin 3. amacı olarak tanımlamakta, topluma faydası
olan inovasyonun toplumda iş dünyası tarafından geliştirildiğini düşünmektedir.
Y
Kuşağı’na göre, inovasyona en çok ihtiyacı olan sektörler tüketim, enerji ve
doğal kaynaklardır. Bu kuşak, firma tercihlerinde inovatif bir organizasyonda
çalışmayı tercih etmektedir. Çalışmaya katılanların yaklaşık yüzde 50’si böyle
bir firmada çalıştıklarına inanmaktadır.
Düzenli öğrenimi teşvik etme, çalışanlara
kendilerini eğitme, ilgi alanlarına ve yeni fikir araştırmalarına adamaları
için boş zaman yaratma, fikir üretimini ve yaratıcılığı teşvik etme ve
ödüllendirmeyi inovatif bir organizasyonun özellikleri olarak algılanmaktadır.
Y
Kuşağı’na göre, Türk toplumunun gelecek 20 yılda karşılaşacağı en büyük
zorluklar ‘toplumsal huzursuzluk’tur. Bunun
sıklığı, diğer 16 ülkenin ortalamasının 2 katıdır. Eşitsizlik ve doğal kaynak
kıtlığı, algılanan diğer 2 büyük problem olarak göze çarpmaktadır. Enflasyon ise,
(Türkiye’nin geçmişte uzun süre mücadele ettiği bir problemdir) Türkiye’den araştırmaya
katılanları diğer ülkelerinkiler kadar kaygılandırmamaktadır.
Raporun
bütün verileri, dinamik, kendini geliştirmeye, başarılı olmaya odaklı çevreye
duyarlı, yenilikçi bir Y Kuşağı’na sahip olduğumuzu gösteriyor. Bu gösterge,
umut vericidir.
Yakın
bir gelecekte, oturduğumuz koltukları devredeceğimiz bu kuşak, yönetim
şekillerini, kurumların kültürlerini sahip oldukları özelliklere göre
değiştirecek. Bu nedenle, kendi tecrübe ve bilgi birikimlerimizi, bu kuşağın
özellikleriyle birleştirerek, kuşaklararası bir sinerji yaratmalıyız. Bu
sinerji, Cumhuriyetimizin 100. yılı hedefi olarak öngördüğümüz dünyanın on
büyük ekonomisinden biri olma vizyonumuza hizmet edecektir.
Ali Kamil UZUN, CPA, CFE, MA, CRMA, CAC
Yorumlar