Top yekûn Öz Eleştiri için Hazır mıyız!..

Yasalaşması beklenen yeni Türk Ticaret Kanunu, kamu yönetiminde değişimin ifadesi iç denetim uygulamalarının başlatılması, BDDK ve SPK tarafından yapılan düzenlemeler ile ülkemizde yönetişim ve denetim adına milat sayılacak uygulamaların başlatıldığını görüyoruz.

Yayınlanan yasa, yönetmelik ve tebliğlerle, kamu kurumlarında, bankalarımızda, aracı kurumlarımızda, halka açık şirketlerimizde yönetim ve yönetişim için bir güvence unsuru olan denetim görev, yetki ve sorumlulukları tanımlanırken tüm paydaşların kendileri ve birbirleri ile ilgili rol ve sorumlulukları düzenlenmektedir.

Söz konusu düzenlemeler, gelenek ve teamüllerle süregelen ülkemize özgü “Yönetişim (!)” kültürünün uluslararası standartlara uygun biçimde değişimini hedeflemektedir.

Kısaca şeffaflık, açıklık, hesap verebilirlik kavramları ile tanımlanan “ Yönetişim”in küresel bir ihtiyaç halini aldığı bir dönemde, ülke olarak dünya ile birlikte başlatılan düzenlemeleri, uygulamaları iş ve sosyal yaşam kalitemizin gelişimi için bir fırsat olarak değerlendirmek zorundayız.

Her dönem yaşanan sorun veya krizlerin yeni düzenlemeleri beraberinde getirdiği düşünülürse, yapılan düzenlemeleri yaşanılan sıkıntıları bir daha yaşamamak üzere geçmişten çıkarılmaya çalışılan dersler olarak da değerlendirmek mümkün.

O halde karşı karşıya bulunduğumuz “ ders almak” ve “ fırsat kullanmak” durumları için kritik başarı faktörlerimiz nedir?

Kritik başarı faktörlerimizi tanımlamadan önce kabullenmemiz gereken bir gerçeği ifade edelim. Küresel dinamizm sürdükçe ders alınacak sorun ve krizler, fırsat yaratan düzenlemeler biçim ve içerik olarak değişerek geleceğin gündeminde de varolacaklardır. Bu gerçeğin karşısında “Yönetişim” in temel kavramları olan “ Şeffaflık”, ”Açıklık” ve “ Hesap verebilirlik” kurumlar için “Sürdürülebilir varolma” nın ifadesi olmaktadır.

Dünya ve Türkiye’de tanık olduğumuz “ibreti alem vak’a” ların her biri kurumların varlıklarının sürdürülebilirliği konusunda herkesin “Yönetişim İlkeleri” çizgisinde buluşmalarını zorunlu kılıyor. Aksi halde, doğa yasaları gibi yönetişim yasaları da uyumsuzluğun karşılığını bizlere “felaket” olarak yaşatıyor. Öylesine bir felaket ki, doğa da olduğu gibi kurunun yanında yaşlarda yanıyor. Sonuç olarak “Bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın” diyemiyorsunuz. O halde yakın tarihimizde yerini alan “ibreti alem vak’a” ların oluşumuna neden olan hata ve yaklaşımlardan ders alarak geleceğin tarihi için “aleme örnek” teşkil edecek uygulamaları başlatalım.

Ülkemizde yeni bir vizyonla geleceği tasarlamak, yeni ufuklar açmak için önümüzde bir fırsat olarak duran bu süreci “top yekûn özeleştiri” ile başlatabiliriz. Sürecin diğer adımlarına özeleştiri yapılmadan geçilmesi “ölü doğum” olacaktır.

Ülke olarak devlet kurumlarımız, parlamentomuz, siyasi partilerimiz, sendikalarımız, meslek kuruluşlarımız, üniversitelerimiz, spor kulüplerimiz ve sivil toplum kuruluşlarımızla birlikte holding ve şirketlerimiz olarak top yekûn öz eleştirimizi yapmalıyız. Geçmişin yönetişim kirliliğini geleceğe taşımamak, beyaz bir sayfa açmak, aynı çizgide buluşup temiz bir gelecek için taahhütte bulunmak ülkenin tüm kurumlarıyla top yekûn özeleştiri sürecini yaşamasına bağlıdır. Özlenen değişim ancak bu şekilde başlayabilecek, küresel dinamizm ve rekabet içinde varlığımızı sürdürmek mümkün olabilecektir. Diğer bir ifadeyle yazımızın başında sözünü ettiğimiz kritik başarı faktörleri “top yekûn öz eleştiri” süreci ile birlikte ortaya çıkacak, top yekûn öz eleştiri performansımız ise başarının altın anahtarı olacaktır.

Şimdi her birlikte birbirimize çağrımızı yapalım, “Top yekûn öz eleştiri için hazır mıyız!...”


Ali Kamil UZUN, CPA, CFE, MA
Türkiye İç Denetim Enstitüsü Kurucu Başkanı
alikamil.uzun@gmail.com

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Baba sözü…

Hoş geldin yeni yaşım!..

SAWYER'S İç Denetçiler için Rehber Kitabının Türkçe Çevirisi Üzerine...