Kurumlarımıza Kadın Eli Değerse…
Son yıllarda ülkemizde yaşanan gelişmeler arasında,
kadınlarımızın iş dünyasında gittikçe daha fazla yer almaya başladığını görüyoruz.
Kadının iş dünyasında etkisinin artması kurumsal ve sosyal yaşamda ilerlemenin
ifadesidir. Bu gelişmeyi, bütün ekonomik veriler bir yana, ülkemizin toplumsal gelişmişlik
seviyesinde ilerleme için önemli görüyorum. Çünkü, gelişmiş toplumlar kadına
değer veren, kadınların da kurumsal ve sosyal yaşama değer katma imkanı bulduğu
toplumlardır.
Toplumsal
Gelişim için Kurumlarımıza Kadın Eli Değmeli
Kadınların toplumsal yaşama olan katkısına alışık bir
tarihimiz var. Ulusal kurtuluş savaşında, erkeklerle ya omuz omuza, ya da cephe
arkasında destek olan kadınlarımız, Cumhuriyetin kuruluşundan sonra da belirli
alanlarda örnek alınacak işler yapmışlardır. Halen yakın tarihimizin sembol
isimleri olarak toplumsal hafızalarımızda yer almışlardır.
Cumhuriyetimizin kurulması ile önemli kazanımlar elde
eden, çağın çok ilerisinde olan bir anlayışla seçme ve seçilme hakkı elde eden,
toplumsal hayatın bütün kademelerinde yer almaları teşvik edilen kadınlarımız,
maalesef uzun bir süre boyunca, nüfusumuzun yaklaşık yarısını oluşturmasına
rağmen, erkeklerle aynı fırsatlara sahip olamamışlardır. Kız çocukları
eğitimden uzak kalmış, kadınların iş hayatına katılmaları erkeklere oranla çok
az olmuştur. Oysa sahip oldukları bu tarihsel gelenekle, önemli işler başarmış
olan kadınlarımızın kurumlarımıza ve toplumumuza katacağı çok önemli bir katma
değer vardır.
Kadınlarımızın iş dünyasındaki ağırlıklarının artması,
kurumlarımızın gelişimini de hızlandıracak.
Kadınlar, yönetim kurullarında, üst yönetimde yer alırken, kendi
doğalarından kaynaklanan “analık” özellikleri, kurumların
sürdürülebilirliklerinin sağlanmasında etkili olacak. Böylece, suya atılan bir
taşın oluşturduğu halkaların gittikçe büyümesi gibi kadınlarımız kurumlarımızı,
kurumlarımız da ekonomimizi geliştirecektir.
Küresel ekonomide en büyük on ekonomi arasında yer alma
hedefimiz var. Dünyanın büyük bir şirketini bünyesine katan, dünyadaki büyük
ihaleleri alan ya da dünyada kendi alanında öncü şirketlerin peşinde koştuğu şirketlerimiz
ile ilgili haberler her gün gazetelerde karşımıza çıkıyor. Bizi gururlandıran
bu haberler, sahip olduğumuz gücü gösteriyor. Bu durum, dünyanın en gelişmiş
ekonomileri liginde oyuncu olma hedefimizi geliştirmeye ne kadar yakın
olduğumuzu gösteriyor. Bununla birlikte, bu ekonomik hedefin diğer toplumsal
değerlerle de renklenmesi gerekiyor. Bunun da en önemli göstergesi kadınlarımızın
durumudur. Bana göre dünyanın en büyük on ekonomisinden biri olup, kadınlarına
gereken fırsat eşitliği sağlamayan bir toplumsal yapı kabul edilemez. Bu
nedenle, ekonomik hedeflerle birlikte çağdaş değerleri de yakalamaya
çalışmalıyız. Örneğin, kız çocuklarının okullaşması, yönetim kurullarında
kadınların oranının artması gibi istatistikler açısından da dünyanın en
gelişmiş on ülkesi arasında yer alma hedefimiz olmalıdır.
Bu nedenle, kadınlarımıza sağladığımız fırsat eşitliği
yanında, uygulayacağımız pozitif ayrımcılıkla, kadınlarımızın siyasette, iş
dünyamızın üst yönetiminde yer almalarına çalışmalıyız. Şirketlerimizin yanı
sıra, siyaset kurumları ve spor kulüpleri başta olmak üzere her alanda
kadınların yönetimde yer alması gelişmiş ülke olmanın göstergesi olacaktır. Kadın
elinin bütün kurumlarımıza değmesi için çalışmalıyız.
Aile
Şirketlerimizin Geleceğinde Kadınlarımızın
Rolü
Şirketlerimizin büyük çoğunluğu aile şirketlerinden
oluşuyor. Bu nedenle, ekonomimizde yaratacağımız değişim ve dönüşüm, aile
şirketlerinde yaratacağımız reformlarla mümkün olacak. Ekonomik olarak küresel
alanda söz sahibi olmamız için, şirketlerimizin, çağın
paradigması olan ve şeffaflık, hesap verebilirlik, adillik ve sorumluluk
ilkeleri ile çerçevesi çizilen kurumsal yönetim anlayışıyla yeniden
yapılandırılması gerekiyor.
Bu ilkeler, sadece şirketlerin raporlarında veya
beyanlarında dikkat edilmesi gereken çalışmalar değil, şirketlere hakim yönetim
anlayışını gösteren temel parametreler olmalıdır. Diğer bir ifadeyle bu
ilkeler, şirket yönetim kurulunun sahip olduğu, tercihlerinde, çalışmalarında,
iş yapış biçimlerinde uymaları gereken asgari olmazsa olmazlar olmalıdır.
Çevreye saygı, çalışan haklarının korunması, yönetim organlarına seçme
kriterlerinin nesnel olması gibi örnekler vereceğimiz bu anlayışın bir kriteri
de cinsiyet eşitliği sağlanması, kadınların daha fazla sayıda yönetimde yer
alabilmesidir.
Son dönemde kadınların iş dünyası ve siyasetin üst
yönetimde daha çok yer almaları için çalışmalar yapılıyor. Sabancı Üniversitesi
bünyesinde kurulan Bağımsız Kadın Direktörler Projesi, siyasi partilerin
toplumdan gelen talep üzerine daha çok kadın aday göstermeye başlamaları, SPK düzenlemelerinde, şirketlerin yönetim kurullarında
kadın üye oranı için % 25’ten az olmamak kaydıyla bir hedef oran ve hedef zaman
belirlemeleri ve bu hedeflere ulaşmak için politika oluşturmalarının
öngörülmesi gibi anlayış ve çalışmalar, kadınların kurumlarımızda aktif
görev almalarında çok yönlü bir gelişmenin yaşanacağını gösteriyor. Bu
gelişmenin, şirketlerimiz başta olmak üzere bütün kurumlarımızı etkileyeceğini
düşünüyorum.
Bir 8 Mart daha geldi. Yine bu güzel güne ait özlü ve
güzel sözler sarf edeceğiz. Bugün boyunca günün anlamına uygun olarak
ofislerimizdeki çalışma arkadaşlarımıza çiçekler verecek, annelerimize ve
eşlerimize sevgimizi en doğru ve eksiksiz göstermek için sürprizler yapmaya
çalışacağız. Bunları yaparken, birey olarak, kadınlarımızın anne, eş olarak
hayatımıza kattıklarını, kadın elinin hayatımızda ne demek olduğunu düşünerek,
bu elin şirketlerimize daha fazla dokunmasını sağlamalıyız.
Ali
Kamil UZUN, CPA, CFE, MA, CRMA, CAC
Türkiye
İç Denetim Enstitüsü Kurucu Başkanı
Yorumlar