Dördüncü Endüstri Devrimine Hazır Mıyız?
Çocukluğumda
hallaçlar vardı. O zamanlar yatakların çoğu maharetli kadınlar ya da mahalle
ustaları (hallaçlar) tarafından yünden ya da pamuktan yapılırdı. Türüne göre
pamuk ya da yünler dikilmiş bir kumaşın içine konularak, doldurulan kumaş
dikildikten sonra aradan iplerle bölmelere ayrılırdı. Dönemin yatak üretimi
kısaca böyle işliyordu. Bu yataklar kullanıla kullanıla, pamuk veya yün zamanla
birbirine yapışır, sertleşir, belirli yerlerde yumaklar oluştururdu. Bu
nedenle, birbirine yapışan yumakları ayırmak için pamuk veya yünler çıkarılır,
yay ve tokmak gibi özel araçlarla birbirinden ayrılır, havalandırılırdı. Genellikle
ilkbaharda yapılan bu işlemden sonra yatak ilk günkü gibi yumuşacık ve rahat
olurdu. Zamanla, fark ettirmeden, hazır yatakların yaşantımıza girmesi ile
hallaçlık da seyreldi, şimdi ise yok denecek kadar azaldığını tahmin ediyorum. Mahalle
bekçiliği, kalaycılık, zembilcilik çocukluğumun İstanbul’unda birer geçim
kaynağı olup şuan olmayan meslekler arasında sıralanabilir.
Yeni yayınlanan bir rapor bir dönemdeki hallaçlık gibi birçok
mesleğin önümüzdeki dönemde ortadan kalkacağını yazıyor. Dünya Ekonomik Forumu
tarafından basılan Geleceğin Meslekleri: Dördüncü Endüstri Devrimi için
İstihdam, Yetkinlikler ve İşgücü Stratejisi raporu (orijinal adı The Future of
Jobs: Employment, Skills and Workforce Strategy for the Fourth Industrial
Revolution) mesleklerde yaşanacak bu gelişmeleri konu alıyor.
Rapor, Dördüncü Endüstri
Devrimi’nin başında olduğumuzu belirterek yapay zeka, nanoteknoloji, 3-D
yazıcılar, genetik, bioteknoloji gibi gelişmelerin istihdam dünyasını
etkileyerek bazı mesleklerin ortadan kalkacağını, yeni mesleklerin önem
kazanacağını belirtiyor.
Davos Zirvesi
Dünya
Ekonomik Forumu küresel ekonomik durumun ele alınarak geleceğe dair
beklentilerin tartışıldığı; bunların yanında önemli küresel sorunların ele alındığı
toplantıdır. Bu toplantılar İsviçre’nin Davos kasabasında yapıldığı için Davos
Zirvesi olarak da isimlendiriliyor.
Foruma, devlet başkanları, siyasiler, gazeteciler, forumun üyesi ve
finansörü olan yüzlerce şirketin yönetim kurulu başkanları, sivil toplum
örgütleri temsilcileri, din adamları gibi binlerce “seçkin” kişi katılıyor.
Dünyanın
ekonomik ve siyasi gidişatı hakkında önemli konuların gündeme alındığı
toplantının 2016 yılı teması Dördüncü
Endüstri Devrimi olarak belirlendi.
Bugün
çalışma hayatımızı, gündelik alışkanlıklarımızı, tüketim kalıplarımızı hızla
değiştiren bir yeni dönemin içindeyiz. Bu değişimlerin çerçevesini çizmek,
birçok değişimle karşı karşıya olduğumuz, hızına yetişmekte zorlandığımız
gelişmeleri anlamak ve bu gelişmelerden doğabilecek sorunlara çözümler bulmak
amacıyla yaşadığımız bu yeni dönem Dördüncü Endüstri Devrimi olarak
adlandırılıyor. Bu olgu neyi ifade ediyor? Yaşantımıza ne tür değişiklikler
getirecek? Birey olarak bizlere neler getirecek? Bu devrimi lehimize çevirmek,
doğabilecek olumsuz etkileri bertaraf etmek için neler yapılması gerekiyor?
Endüstri Devrimleri
Uzmanlara
göre, uygarlığımız, üretim süreçlerinde önemli değişimlere neden olan, ekonomik
yapıyı derinden etkileyen olaylar olarak özetleyebileceğimiz üç önemli endüstri
devrimini geride bıraktı (Wikipedia). Bunları şöyle özetleyebiliriz;
1.
Su ve buhar gücünün daha verimli kullanılmasını sağlayan mekanik tezgahların
üretimde kullanılmasıyla başlayan Birinci Endüstri Devrimi,
2.
Henry Ford’un elektrikle çalışan üretim bandını tasarlayarak, bu bandın seri
üretimde kullanılmasını sağladığı İkinci Endüstri Devrimi,
3.
1970’lerde üretimde mekanik ve elektronik teknolojilerin yerini dijital
teknolojiye bırakmasına sebep olan programlanabilir makinelerin kullanılmaya başlanmasıyla
başlayan Üçüncü Endüstri Devrimi,
4.
Uzmanlara göre henüz girdiğimiz, Dördüncü Endüstri Devrimi.
Dördüncü Endüstri Devrimi
Kavramı
Endüstri
4.0, Dördüncü Endüstri Devrimi ya da Dördüncü
Endüstri Devrimi terimi ilk olarak 2011 yılında Almanya’da yapılan
Hannover Fuarı'nda kullanıldı. Ekim 2012 yılında ise Robert Bosch
GmbH veHenning Kagermann çalışma grubu
oluşturarak hazırladıkları 4. Endüstri Devrimi öneri dosyasını Alman Federal
Hükümeti'ne sundu. 8 Nisan 2013 tarihinde yine Hannover Fuarı'nda çalışma grubu
Endüstri 4.0 raporunu sundu. Üretim sektöründeki önemli endüstriyel devrimler
sonrası ülkeler ve şirketler küresel boyutta yaşanan bu değişimlere ayak
uydurmak zorunda kalmış ve artan rekabet koşulları arasında rekabet
üstünlüklerini devam ettirebilmek amacıyla bazı stratejiler geliştirmişlerdir.
Almanya'da gündeme gelen Endüstri 4.0 da bu stratejilerden birinin adıdır
(Wikipedia).
Bu
kavramın daha geniş kesimler tarafından kullanılması ise bir dizi gelişmeden
sonra gerçekleştirilmiştir. Bugün,
kullanıldığı anlamıyla bakıldığında, bu dönemin iki temel belirleyicisi olduğu
ifade edilir.
Bunlardan
ilki yeni nesil yazılım ve donanımların ortaya çıkmasıdır. Bunlar, klasik
yazılım ve donanımlara göre daha düşük maliyetli, fiziksel olarak daha az yer
kaplayan, daha tasarruflu (az enerji ile çalışıp üretip az ısı üreten) buna
rağmen daha güvenli bir niteliğe sahiptir. İkincisi ise cihaz tabanlı internet
veya orijinal ismi ile “internet of things” ile özetleyebileceğimiz bütün
cihazların birbiri ile bağlantılı olduğu; bilgi ve veri alış verişi
yapabildiği, her türlü araç ve gerecin entegre olabilmesi durumudur.
Fabrikalardaki donanımların bu özelliği, makinelerin insanlardan bağımsız
olarak kendi kendilerini koordine ederek optimum üretim yapabilecek “akıllı
fabrikalar” atmosferinde çalışmasını sağlayacaktır.
Üretmek
insanoğlu için kendi ihtiyaçlarını karşılamak ile başlamış, bugünkü halini
almıştır. Üretmek böylece bir zorunluluk olarak insanları yeni yollar,
teknolojiler, ürünler aramaya zorlamıştır. Dördüncü Endüstri Devrimi de bu
anlayışın bir sonucu olarak toplumda çeşitli değişimlere neden olacaktır.
Dördüncü Endüstri Devrimi Bizi
Nasıl Etkileyecek?
Davos’ta
konuşan Hindistanlı dijital şirket Tech Mahindra CEO’su C.P. Gurnani,
dördüncü endüstri devriminin heyecan verici olduğunu ancak bunun yanında önemli
riskler de içerdiğini şöyle ifade ediyor (Euronews):
“Korkuyorum çünkü çok hızlı ilerliyorum. Değişiklikler eksponansiyel hızla
ilerliyor. Bu devrimin bir mi yoksa daha fazla mimarı mı var? Sosyal değişimler
nerede? İnsan faktörünü kaideye aldık mı? Güvenliği garanti altına alacak
tedbirleri aldık mı?”
Bugün yeryüzünde yüz milyonlarca işsiz kişi bulunuyor. Ekonomiyi
değiştirecek bir teknolojik gelişim dalgasına yol açacak olan bu dönemin iş
gücü piyasasını nasıl etkileyeceği henüz tam olarak tahmin edilemiyor.
Robotların insanların işlerini ellerinden alacakları konuşuluyor. Peki robotlar tarafından işleri ellerinden
alınan bu insanlar nerede iş bulacak? İşsiz kalacak bu insanların toplumlara
maliyeti ne olacak?
Bünyesinde taşıdığı değişim dinamiği ile hem heyecanlandıran hem de bir
korkutan bu dönemin toplumsal aktörleri de farklı şekillerde etkilemesi
bekleniyor.
Hükümetler, vatandaşlardan gelecek daha
fazla değişim baskısı ile karşı karşıya kalacak; politika üretme ve kamunun
karar alma süreçlerine katılmayı zorlayan vatandaşların teknolojinin de
nimetleriyle yönetim yapılarında yerelleşme, yönetişim gibi etkilere sebep
olacağı bekleniyor.
Bu sürecin bireyler üzerindeki etkilerini
şimdiden tahmin etmemiz zor. Çünkü zamanla hangi değişimlerin bizi neye
zorlayacağını tahmin edemiyoruz. Ancak
bu sürecin sadece davranışlarımızı değil, kişisel yapımızı da değiştireceği; bu
durumun güvenlik, teknolojik, ilişki kurma, tüketim, sahip olma, vb birçok
açıdan bizi etkileyeceği öngörülüyor.
Sonuç
Ünlü
filozof Herakleitos’un meşhur sözü vardır: “Aynı sularda/nehirde iki kez
yıkanılmaz.” Bu söz ile değişim, yaşamdaki dinamizm ifade ediliyor. Bu değişim
bireylerin zihinsel ve manevi dünyalarını; toplumların ise yapısını etkiliyor. Endüstri
devrimleri, uygarlığımızda bu değişimlere neden olan en önemli olgular arasında
yer alıyor. Bugün, yeni bir endüstri devriminin eşiğindeyiz. Yeni üretim
yöntemleri, bütün yaşantımızı değiştirecek. Bireyler gibi toplumlar da bunlara
ayak uydurmak zorunda kalacak. Bu değişimlere öncülük eden, değişimlerin yönünü
belirleyenler olumlu etkilenirken, değişimlerin gerisinde kalanlar değişimin
yıkıcı etkilerini hissedecek. Bu nedenle hem toplum hem de bireyler olarak bu
yeni dönemi anlamalı, yaşanacak bu değişimleri öngörecek bir konumda olmayı
başarmalıyız.
Son üç endüstri devrimine sonradan adapte olan ülkeler arasında
yer alıyoruz. Bu durum, bugün karşılaştığımız birçok ekonomik ve toplumsal
sorunun da ana nedenini oluşturuyor. Bu döngüyü kırmak, dördüncü endüstri
devriminden pay almak için gerekli değişikliklere hazır olmalı, bu değişimin
yönünü belirleyen toplumlar arasında yer alabilmeliyiz.
Ali Kamil UZUN, CPA, CFE, MA, CRMA, CAC
Türkiye İç Denetim Enstitüsü Kurucu Başkanı
Yorumlar