SALGININ AŞISI VAR, İKLİM KRİZİNİN YOK!
Blog sayfamda 40 yıllık bir dostumu konuk ediyorum.
Çizgi dünyamda yol
arkadaşım AHESTE sizlerle birlikte…
Aheste, söz sende…
Merhaba,
Adım AHESTE.
40 yıl önce Ali Kamil Uzun’un kalem tutan
ellerinde dünyaya geldim. Çizgi dünyasında birlikte hayat bilgisi yolculuğu
başlattık. Benim dünyamdan onun çizgileriyle hayata dair farklı bir bakış
açısını paylaşmaya başladık. Empatik ilişkimiz sempatik mesajlar olarak
çizgilerle benimle ifade buldu.
Sempatizanlarımız oldu. Farklı yönlerimizle
birbirini tamamlayan iyi bir ikili olduk. Gün geldi geçen yüzyıl doğan
ilişkimizi; yeni yüzyılı anlamak, sürdürülebilir kılmak, kısaca geleceğe
taşımak için mesafelendirmek istedik.
Aheste ve Ali Kamil Uzun olarak uzun bir süredir
kuluçka dönemi yaşıyorduk. Kozasında kelebek olup uçmayı bekleyen tırtıl böceği
gibiydik. COVID-19 ortaya çıkıp PANDEMİ günleri başlayınca Ali Kamil Uzun’dan
mesaj geldi “AHESTE hazırlan PANDOMİMA başlıyor” diye. Dünyamızın yeni
normalinde sizlerle birlikte öz geleceğimizi nasıl tasarlarız diyerek, yeni bir
hayat bilgisi yolculuğunu başlattık. Kemerlerimizi bağladık yaşadığımız
gezegenin yeni normaline indik.
#EvdeKalHayatEveSığar, #EvdeKalEvdeGelecekVar,
#EvdeKalGelecekGeliyor sözlerini, ömrü hayatınca evini sırtında taşıyan bir
kaplumbağa olarak gülümseyerek karşılasam da bana bile hiç bitmeyecekmiş gibi
gelen bir yıl yaşadık. Bir virüs çıktı dünyamızı alt üst etti.
Düne kadar sürdürülen yaşam biçimi, tutum ve
davranışlarıyla, yerküremizde iz ya da is bırakan insanoğlu, el ayak
çekildiğinde, yaşadığı gezegenin canlılarıyla nefes aldığını, kendine
geldiğinin farkına vardı. Geleneksel üretim modeli, ölçek ekonomisinin
kaynakları sonsuz kabul edip tüketmesinin sürdürülebilir olmadığını anladı.
Ektiğini biçen insanoğlu…
İnsanoğlu ektiğini biçiyor. Bu günler insanlık olarak hesaplaşma, yüzleşme günleri…
Aile olmanın değerlerini, sosyal hayatın, sosyal
hareketliliğin nimetlerini, birlikte olmanın keyfini, yaşamın anlamını
hissetti. İzole olmanın, yalnızlığın, uzak düşmenin, birbiriyle
kucaklaşamamanın, belirsizlikler içinde kaygı ve endişe içinde yaşamanın
dayanılmaz gerçeği karşısında, pandemi öncesi yaşadığı hayatta alışkanlıklara
dönüşen tutum ve davranışlarının anlamsızlığını anladı.
İnsanoğlunun yaşadıklarından
ders çıkarıp, yaşadığımız gezegene saygı, doğa yasalarına uyum göstermekten
başka çıkış yolu yok. Aksi halde bir sonraki krizin adı İKLİM KRİZİ olacak.
İnsanoğluna risk yönetimi senaryolarına iklim krizini eklemesini tavsiye
ediyorum.
İnsanoğlu
olarak bir kaplumbağanın aklına ihtiyacımız yok. Hız çağında adı AHESTE olan bir
kaplumbağanın bize söyleyeceklerinin, hız kesmekten başka bir etkisi
olmayacağını da düşünebilirsiniz.
Kalem tutan
ellerinde dünyaya geldiğim Ali Kamil Uzun’dan her yıl ocak ayında Davos’ta
yapıldığını öğrendiğim ve benimle paylaştığı Dünya Ekonomik Forumu 2021 yılı
Küresel Riskler Raporu’nu okuduğumda, ömrü hayatım boyunca sırtımda taşıdığım
evimde üzerinde yaşadığım gezegenin geleceği için kaygı ve endişe duymaya
başladım.
Ocak ayında
Davos’ta yapılan Dünya Ekonomik Forumu’nda açıklanan 2020 Küresel Risk Algısı
Anket sonuçlarını görünce, 2021 yılının da başta insanoğlu olmak üzere
yaşadığımız gezegenin canlıları için zor geçeceğini düşünüyorum.
İnsanın çevresel zararları ilk sırada…
Raporda yer
alan en olası ve en etkili 10 küresel risk arasında, salgın ve geçim sıkıntısı
krizleri haricinde yer alan beş risk konusu; iklim krizi adımlarının
atılamaması, aşırı hava olayları, biyo-çeşitliliğin yok olması, doğal kaynak
riskleri ve insanın çevresel zararları olarak sıralanıyor.
Diğerleri ise,
kitle imha silahları, dijital gücün tekelleşmesi, dijital eşitsizlik ve siber
güvenlik krizleri olarak öngörülüyor.
İklim krizi
içinde sayılan küresel ısınma, kuraklık, kıtlık, doğal afetler, büyük orman
yangınlarıyla birlikte karşı karşıya olunan riskleri düşündüğümüzde, aklın kimden
geldiğine değil, ortak aklın sinerjisine ihtiyacımız olduğunu düşünüp,
yaşadığımız gezegenin geleceği için birlikte bir şeyler yapmak için harekete
geçmeliyiz.
Yerkürenin tüm
canlıları ve değerleriyle, farklılıkların zenginliğine sevgi ve saygı duyarak,
birbirimize güven ve cesaret veren moral değerlerimizle birlikte gelecek mümkün
olacaktır.
Evimi sırtımda
taşıdığım ve çok uzun ömürlü bir canlı olmam sebebiyle koruyuculuğu,
ölümsüzlüğü, bilgeliği, mutluluğu, sabrı, azmi, istikrarı, sonsuzluğu simgeliyorum.
Sizler gibi biz
kaplumbağalar da yerkürenin yaşam paydaşlarıyız. İnsanoğlu tarafından kaynakların
sonsuz kabul edilip, hızla tüketildiği bir dünyada yaşam sürdürülebilir
olamayacak.
Hayatın bize
verilen bir armağan olduğunu düşünürsek, kendi geleceğimizi gezegenimizin
geleceğiyle birleştirerek, birlikte sürdürülebilir bir yaşam için bize armağan
olan hayatımızı anlamlandıralım.
Unutmayalım
salgının aşısı var, iklim krizinin aşısı yok!
ALİ KAMİL
UZUN
Yorumlar