AFET AFFETMEZ
2022 yılını geride bırakırken Cumhuriyetimizin ikinci
yüzyılını karşılayacağımız, 100. yılını kutlayacağımız 2023 yılının heyecanını
yaşıyorduk.
6 Şubat’ta, yaşanılan deprem felaketiyle, enkaz yığınının ve
acının içinde bulduk kendimizi.
Cumhuriyet tarihimizin en fazla can kaybının yaşandığı, çok
geniş bir bölgede hissedilen, milyonlarca yurttaşımızı etkileyen bu felaketin
derin üzüntüsünü yaşarken diğer yandan denetimin ve liyakatin ne elzem konular
olduğunun bir kez daha yaşayarak öğrendik.
Kahramanmaraş merkezli meydana gelen ve 11 ilimizi etkileyen
depremle, denetimin hayati önemini acı bir tecrübeyle bir kez daha yaşadık.
Kamuoyuyla paylaşılan bilgiler, yapılan açıklamalar değerlendirildiğinde,
denetimin toplum ve ilgili kurumlar nezdindeki algı farkı da çarpıcı biçimde
ortaya çıktı. Yaşanan olayın acı ve ölümcül bilançosu, denetimin önleyici ve
değer yaratan işlevinin anlaşılması için denetim konusunda toplumsal
farkındalığımızı da yeniden sorgulamamız gerektiğini gösteriyor.
Aslında biz bu acı deneyimi ve denetimin ne kadar önemli
olduğunu, 24 yıl önce de aynı duygularla ve hissiyatla yaşamıştık.
1999 yılı Marmara depreminde yaşadıklarımızı yeniden
hatırladığımızda, bugün afet risklerini yönetme, felaketleri önleme, hazırlıklı
olma, önlem alma konularında yeterince ders çıkarmadığımızı, aynı zamanda
denetim konusundaki bilgi eksikliği veya algı farklılığının, denetimin değeri önündeki en büyük
engellerden birini oluşturduğunu ve bunu yeteri kadar anlayamadığımızı da bir
kez daha yaşayarak öğreniyoruz. Denetimin topluma ve kurumlara hayat veren
amacının anlaşılması ve bu doğrultuda değer katması, denetim konusundaki bu
bilgi eksikliği, algı farklılığı ve
anlayış farklılıklarının giderilmesiyle mümkün olabilecek.
Geçmiş yaşadıklarımıza, şimdi yaşanılanlara rağmen alınması
gereken önlemlerin neden alınmadığı defalarca sorgulamamıza yol açıyorsa, bu
ülkede yaşayan bizler, bireysel ve toplumsal sorumluluklarımızın farkında
olarak hareket etmeliyiz. Bir düşünürün dediği gibi, insan sadece yaptıklarından değil, yapabilecekken yapmadıklarından da sorumlu.
Unutmayalım ki, doğa hata ve ihmalleri, usulsüzlükleri, sorumsuzlukları asla
affetmiyor.
Yaşanılanlar zamanla unutulanlar oluyorsa felaketleri tekrar
yaşamak kaçınılmaz oluyor. Doğa yasalarına, doğal hayatın kurallarına aykırı
hareket etmek insanlık için bedeli ağır felaketlere sebep oluyor.
Ahlak, akıl ve denetlenebilirliğe açıklık hayat üçgenimizdir.
Devlet kurumları, yerel yönetimler, sivil toplum kuruluşları,
iş dünyası, bilim ve meslek kurumları, bireyler olarak toplumun tüm aktörleri
bilim ve aklın rehberliğinde toplumun her alanında ahlaklı ve denetlenebilir
olmanın farkındalığıyla, sürdürülebilir hayat, birlikte gelecek mümkün…
Ali Kamil UZUN
Türkiye İç Denetim Enstitüsü Kurucu ve Onursal Başkanı
Yorumlar