Yaşadıklarımdan Öğrendiğim Bir Şey Var...
Yeni yıl deyince benim için olmazsa olmazlardan biri Saatli Maarif Takvimi’dir. Rahmetli babamdan öğrendiğim bu alışkanlığı halen devam ettiriyorum.
Yakın bir döneme kadar Saatli
Maarif Takvimi birçok evde kullanılırdı. Bu takvimin sayfaları, ilgili gün
bittiğinde koparılır; sayfadaki özlü sözler, o gün doğan kız veya erkek
çocuklar için önerilen isimler, ilgili günün tarihteki önemi, zemherin düşmesi,
ayın durumu gibi doğa olayları dâhil birçok bilgi bu sayfaların üzerinde yer
alırdı. Bu bilgiler okunur, okunan takvim yaprağı bir süre saklanırdı. Duvara
ilk asıldığı gün kocaman bir kütle olan bu takvim, yapraklarının gün aşırı
koparılması sonucu yapraklar gün gelir biterdi. Biter bitmesine ama bitmesine yakın
alınan yenisi duvardaki yerini alırdı. Tekrar yaprakları koparmaya başlanırdı.
Yıllar böyle akıp geçti.
Bizim evimiz de bu takvimin duvara
asıldığı evlerden biriydi. Rahmetli babam her yeni yılda bu takvimi evin
duvarına kendi elleriyle asardı. Saatli Maarif Takvimi’nin benim için
çocukluğumdan kalma nostaljik bir değeri var. Ben de rahmetli babamdan kalan bu
aile geleneğini evimde, ofisimde sürdürüyor, masa üstümde bir Saatli Maarif
Takvimi bulunduruyorum.
Evet, bu yıl da bitti. Yeni bir yıl
başladı. Yeni bir yıl, yeni heyecanlar, planlar, programlar, hedefler demek. Bu
yanıyla yeni bir yıl yeni umutlar getirir.
Hayat ileriye doğru yaşanıyor,
geriye doğru anlaşılıyor…
Yaşadığımız zamanı anlamak,
geleceğe dair hayallerimizin ve iddialarımızın gerçekleştirilmesinde güven,
cesaret ve enerji veriyor...
Yılın bu zamanlarında, hayalindeki
işe başvuran yeni mezun bir üniversite öğrencisinin öz geçmiş hazırlarken
gösterdiği dikkat ve şevkle bir “öz gelecek” tasarlıyorum. Herkes öz geçmişten
bahsederken ben kendime “öz gelecek” hazırlıyorum. Neyi, nasıl, ne zaman
yapacağımın bir düzeni olmalı diye düşünüyorum. Bu nedenle de bir “öz gelecek”
kurguluyorum.
İş ve meslek hayatımda bir yönetici
olarak mesai arkadaşlarımı, meslektaşlarımı, sosyal çevremde dostlarımı ve özel
yaşantımda ailemi yeni yıl vesilesi ile bir araya getiririm. Bir yandan
pastamızı keser, diğer yandan da gelecek yıldan beklentilerimizi konuşuruz. Bu
konuşma sonunda hepimiz birer “öz gelecek” tasarımı yaparız.
Her yılbaşında “öz gelecek”
tasarımıyla birlikte kendime “yeni yıl mottoları” hazırlarım. Hem anı yaşama
hem de üretme-değer katma ikilisi arasında bir denge kurarak hazırladığım bu
mottoları yakın çevremle paylaşır, onlardan da benzer karşılıklar beklerim.
On yıllardır dillendirdiğim “Öz
Gelecek” teriminin 2023 yılında Fütüristler Derneği tarafından yayınlanan
“Gelecek Bilgisi Terimleri Sözlüğü’nde” yer aldığını görmekten memnuniyet
duydum.
Bir fütürist gibi düşünebilmek,
gelecek okuryazarlığı kazanmak ve geleceği şekillendirebilmek için yayınlanan
sözlüğün başucu kitaplarınız arasında yer almasını tavsiye ederim.
Bir yıl daha bitti. Hedeflerimiz,
planlarımız vardı. Kimini yerine getirdik, kimini ıskaladık. Hiç düşünmediğimiz
birçok “şey” olumlu veya olumsuz yönleri ile bizi buldu. Bir yerlerden bir
rüzgâr esti ve yönümüzü değiştirdi. Şimdi oturup yeni yıl planlarımızı
yaparken, geçen sene programımıza aldığımız, planlarken bile bizi
heyecanlandıran hedeflerimizden gerçekleşmeyenler hakkında “neden” diye sorduk
mu hiç?
Birbirini takip eden yılların,
sürekli böyle gideceğini mi düşünüyoruz yoksa?
Bir gün gelecek ve arkamızda bir
ömür bıraktığımızı anlayacağız. O an, neyi neden yapmadığımızı düşünüp
hayıflanmak, o ani rüzgârlara kızmak düşüncesi bile içimizi nasıl acıtıyor
değil mi?
Bu düşüncelerle bir yılı daha
uğurlarken üstat Ataol Behramoglu'nun "Yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey
var" başlıklı şiiri aklıma geliyor. Yeni bir yılı karşılarken şiirin son
dörtlüğünü sizlerle paylaşıyorum.
Yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey
var:
Yaşadın mı büyük yaşayacaksın,
ırmaklara, göğe, bütün evrene karışırcasına…
Çünkü ömür dediğimiz şey, hayata
sunulmuş bir armağandır…
Ve hayat, sunulmuş bir armağandır
insana…
Şiirin paylaştığım dizelerinden
ilham alarak hayata dair umutlarımı tazeliyorum.
Bize sunulmuş bir armağan olan
hayata armağan olacak bir ömür sunmak için tutum ve davranışlarımızla,
emeklerimizle değer yaratarak bu hayatın her yeni yılını değerli ve anlamlı
kılabiliriz.
Bilirsiniz, sık sık insanın
ölümsüzlük peşinde olduğuna dair haberler çıkar. Bu istek, bir gün
gerçekleşecek mi? Bana göre ölümsüzlük ardımızda
bıraktıklarımızdır. Gün gelip doğanın kurallarına boyun eğmemiz
gerektiğinde yaşarken farkında olmadığımız, birbiri ardına gelen, yeni yıllarda
ürettiğimiz, var ettiğimiz değerler, bıraktığımız izler ardımızda kalacak.
Ölümsüzlüğü onlar tadacak.
Bizler, iş dünyasının temsilcileri
olarak, kurumlarımızda üreteceğimiz değerlerin gelecek kuşaklara kalacağını
unutmamalıyız. Ailemize ve dostluklarımıza gösterdiğimiz dikkat ve özeni
işimize; işimize verdiğimiz zamanı ailemize ve dostluklarımıza vermeli, bu
ikisi arasında sağlıklı bir denge tutturmalıyız.
2024 yılının gençleştiren, en güzel
“yenileri” getiren, bu yeniler yanında elimizdekilerin değerini bilme
farkındalığına sahip olacağımız bir yıl olmasını diliyorum.
Yeni bir yılı daha karşılarken,
hayallerimiz ve umutlarımızla kendi geleceğimizi toplumun geleceği ile
birleştirerek, bize armağan olan bu hayatın her yeni yılını değerli ve anlamlı
kılarak, hayata sunulmuş armağan olacak sağlık, başarı, mutluluk, huzur ve
barış dolu bir ömür dileklerimle hayatımız ve yeni yılımız kutlu olsun!
Ali Kamil UZUN
Türkiye İç Denetim Enstitüsü Kurucu
ve Onursal Başkanı
Yorumlar