Şeffaf Kurum, Güçlü Toplum
Üyesi
olduğum sivil toplum kuruluşlarından biri olan Türkiye Kurumsal Yönetim
Derneği’nin OECD ve SPK işbirliğinde gerçekleştirdiği VII. Uluslararası
Kurumsal Yönetim Zirvesi 15-16 Ocak tarihleri arasında yapıldı. Yerli ve
yabancı birçok kişinin katıldığı bu Zirve yine çok keyifli ve verimli geçti.
Birbirinden değerli konuşmacıları dinleme fırsatı bulduk, iş yaşamının
yoğunluğundan dolayı görüşme fırsatı bulamadığımız dostlarımızla görüşme
şansımız oldu.
Darüşşafaka
Cemiyeti Kurumsal Yönetim Ödülü Aldı
Şeffaflık, hesap verebilirlik, adillik ve
sorumluluk ilkelerinin rehberliğinde yapılan zirvenin bu seneki sürprizi hiç
şüphesiz bir sivil toplum kurumunun “Kurumsal Yönetim” ödülü alması oldu.
Ülkemizde 150 yıldır aydınlık yarınlarımız için binlerce gencimizi yetiştiren, benim
de Denetim Kurulu Başkanı olduğum Darüşşafaka Cemiyeti, Kurumsal Yönetim
derecelendirme notu alan ilk sivil toplum kuruluşu (STK) olarak, ekonomimizin
belli başlı şirketleriyle birlikte ödüllendirildi. Aslında bu ödül, Darüşşafaka
Cemiyeti’nin aldığı ilk ödül değil. 2013 Mayıs ayında Türkiye İç Denetim
Enstitüsü (TİDE), Darüşşafaka Cemiyeti’ni iç denetim faaliyetlerinden dolayı
“Farkındalık Ödülü” ile ödüllendirmişti.
Küresel
alanda çalışan firmalarımızın bu ödülü alması, ekonomik yapımız düşünüldüğünde
normal karşılanmalıdır. Ancak bir STK’nın bu firmalarla aynı sahneyi paylaşması
üzerinde durulması gereken bir konudur. Sivil toplum kurumları olarak
baktığımız ve sayıları 104 bin
civarında olan bu kurumlarımızdan birinin yönetim anlayışında sahip olduğu bu
iddianın nedeni ve bu anlayışın toplumsal yaşantımıza katacağı değeri analiz
etmemiz gerekiyor.
Sivil
Toplum Kurumlarında Kurumsal Yönetimin Önemi
STK’ları, toplumdan
sağladığı kaynaklardan yarattığı katma değeri, amacı için topluma geri veren,
sosyal fayda sağlayan kurumlardır. STK’ların kurumsallaşmasında yönetim
organlarının niteliği önemlidir. STK’da yönetim organları zamanını, bilgi ve
deneyim birikimlerini, becerilerini özverili ve gönüllü adanmışlıkla
paylaşacak, değer yaratacak kişilerden oluşmalıdır. STK’lara liderlik edecek
olanlar, kişisel çıkar gözetmeksizin, karşılıksız hizmet vermeyi ilke edinmiş,
katkılarını “aklının zekâtını vermek” olarak düşünenler olmalıdır. Bu
kurumlarda; kurumsal devamlılığın güvencesi olan şeffaf ve hesap verilebilir
kurumsal yapı, hukukun ve kurum amaçlarının gereklerinin yerine getirilmesine
azami dikkat ve özen gösteren, kuraldışı eylemlere bilerek ve isteyerek taraf
olmayan bir yönetim anlayışı bulunmalıdır. Bu anlayış, STK’ları ve gönüllüleri
için itibarın sigortası olacaktır.
Sivil Toplum Kuruluşları Kurumsal
Yönetim İlkeleri’ne Neden Uyum Göstermeli?
Darüşşafaka Cemiyeti Yönetim Kurulu Başkanı
Talha Çamaş, Forbes Dergisi’nin Ocak sayısında yayınlanan röportajında,
Kurumsal Yönetim İlkeleri’ne Uyum Raporu’nun neden önemli olduğunu şu sözlerle
ifade ediyor:”…Bağış yapmak çok zor bir karar. Ömür boyunca emeğinizle
kazandığınız veya ailenizden kalan varlığı hiçbir beklenti olmadan
devrediyorsunuz. Bu ayrı bir düşünce şekli
ve hissi bir olay. O noktaya gelen biri, karşısındaki kuruma güveni yoksa bağış
yapmıyor… Ama karşısında istediği zaman hesaplarını görebildiği, parasının
nereye harcandığını takip edebildiği bir kurum görürse ve bu bilgilerin doğru
olduğuna eminse gönül rahatlığıyla destek oluyor.”
Kar
amacı gütmeyen, gelirlerinin büyük çoğunluğu topladığı bağışlardan oluşan bir
buçuk asırlık bir STK’nın Yönetim Kurulu Başkanı, bu çalışmaları yapmalarında
etkili olan düşüncelerini böyle özetliyor.
Şeffaflık
Talebi
Bahsedilen bu düşünsel altyapıyı en iyi ifade
eden kavram “şeffaflık”tır. Şeffaflık Derneği tarafından “şeffaflık” şöyle
tanımlanmaktadır: “…kararların, kurallar ve düzenlemeler doğrultusunda alınması
ve uygulanması, alınan kararlardan etkileneceklerin bilgiye erişiminin
sağlanması ve bu bilginin de ulaşılabilir, anlaşılır ve somut olması
prensibidir.”
Bu
tanım, şeffaflığın bir yönetimsel talep olduğunu, yönetim gücünü elinde
bulunduran, aldıkları kararlar ile kurumları değiştirebilen kişilerin aldıkları
bu kararlar konusunda, paydaş dediğimiz bu kurumun faaliyetlerinden etkilenen
kişi ve kurumları bilgilendirmesini ifade ediyor.
Modern
bireyin özel ve profesyonel yaşamı dışında varlığını sürdürdüğü, kendi gibi
düşünenlerle bir araya gelerek ortak, toplumsal bir değer için kurduğu
STK’larda şeffaflığının artması toplumsal yaşantımızın kalitesi için bir
gösterge olacaktır.
Kurumsal
Yönetim İlkeleri Tüm Kurumlarda Uygulanmalı
2023 yılında dünyanın en büyük on
ekonomisinden biri olma hedefimiz bulunuyor. Hedeflenen bu ekonomik atılımın toplumsal değerlerle paralel gelişmesi gerekiyor.
Yani, toplumsal refah, insan hakları, hukukun üstünlüğü gibi değerleri
benimsememiz toplumsal gelişmişlik seviyemizi arttıracaktır. Kurumsal yönetim ilkelerini tüm kurumlarımızda uygulamamız, ekonomik ve
toplumsal gelişimimizi sürekli ve sürdürülebilir kılacaktır. Kurumsal
yönetimin ilkeleri olan şeffaflık, hesap verebilirlik, adillik ve sorumluluk
felsefesinin futbol kulüplerinden, siyasi partilere, kamu kurumlarından
üniversitelere kadar tüm kurumlarımızda uygulanması için çalışılmalıdır.
Kısa bir zaman sonra yerel yönetim seçimleri
var. Oy vereceğimiz siyasi partilerde, diğer göstergeler dışında kurumsal
yönetim ilkeleri ile uyumlu yönetim anlayışını aramamız, alacağımız hizmetlerin
ve siyasetin kalitesini de arttıracaktır. Ülkemizde futbolun ulaştığı
endüstriyel ölçek kulüplerimiz için kurumsal yönetim disiplinini vazgeçilmez
kılmaktadır.
Ekonomik yaşantımızın içe dönük bir ekonomi
modelinden küresel ekonomiye entegre olması gibi, kurumlarımızın da
paydaşlarına karşı daha şeffaf ve katılımcı, çalışmaları konusunda daha hesap
verebilir nitelikte olduğu kurumlar haline getirilmelidir. Bu anlayış, toplum
olarak birer kurumsal değerimiz olan futbol kulüplerimizin, dernek ve vakıflarımızın,
siyasi partilerimizin küresel alanda değer kazanmasını sağlayacaktır. Bir
liderin uzun yıllar aynı koltukta oturması, “küçük olsun benim olsun anlayışı”
gibi küresel rekabetten uzak bir özellik taşıması kısa dönemde bir istikrar
sağlasa da uzun dönemde kurumları yıpratan uygulamalardır. Bu nedenle,
kurumlarımızın sürdürülebilirliği için kurumsal yönetime bir vizyon olarak önem
vermeliyiz.
Ebeveynler, çocuklarının istikbali için
tüm emeklerini seferber eder. Yemez yedirir, içmez içirir. Biriktirdikleri
paralarla en iyi okullarda okutarak güzel bir gelecek hazırlamak ister.
Kurumlarımızın kurumsallaşması da böyle bir anlayışı gösterir. Sürekliliği ve
sürdürülebilirliği olan, bizden sonra da varlığını devam ettirecek kurumlar
istiyorsak kurumsallaşmaya önem vermeliyiz. Ebeveynlerin sevgilerini
evlatlarına daha iyi bir gelecek hazırlama olarak somutlaştırması gibi, bir
kısmımızın sıfırdan var ettiği, gecemizi gündüzümüze katarak yarattığımız
kurumlarımıza olan sevgimizin somut ifadesi kurumsallaşma çalışmaları
olacaktır.
Darüşşafaka
Cemiyeti 150 yıldır yetiştirdiği aydınlık nesillerle topluma hizmet ediyor.
Kurumsal kültürümüzde görmeye fazla alışık olmadığımız bir buçuk asırlık
varlığı ile dersler çıkarmamız gereken bir kurumsal yapısı olan, toplumumuzun
göz bebeği gibi koruduğu bu kurumumuzun Kurumsal Yönetim İlkeleri’ne uyumuna
ilişkin yapılan değerlendirmede, 10 üzerinden 8,4 puan gibi yüksek bir puan,
derece elde etmesi, tüm kurumların örnek alması gereken bir anlayışın somut
ifadesidir. Darüşşafaka Cemiyeti, her sene binlerce öğrenciye ilim ve irfan
öğrettiği gibi bu uygulaması ile toplumsal olarak bize de bir yönetim modeli
dersi vermiştir.
Bugün
toplum olarak ihtiyaç duyduğumuz toplumsal gelişmişlik, talep ettiğimiz daha
şeffaf, daha katılımcı bir yönetim anlayışı; üyesi olduğumuz sivil toplum
kurumlarımızı, taraftarı olduğumuz spor kulüplerini, oy verdiğimiz siyasi
partileri, profesyonel yaşantımızı sürdürdüğümüz şirketlerimizi ve bize hizmet
vermekle mükellef kamu kurumlarını bu anlayışla yönetmemizle mümkün olacaktır.
Şubat ayı, sevgililer gününü içinde barındırıyor. Aşkın daha olgun ve
sürekli hali olan sevgi çoğu zaman bir insana karşı duyulsa da aslında işimize,
mesleğimize, kurumlarımıza, yaşadığımız topluma da duymamız gereken bir
duygudur. Üretimin bana göre en önemli girdilerinden biri sevgidir. Sevgi
akıtılmadan elde edilen ürün, hangi alanda olursa olsun istenen kaliteyi
veremeyecektir. Bundan dolayı, sevgi kaliteli bir yaşamın olmazsa
olmazlarındandır.
Sevgililer gününüz kutlu
olsun!
Ali Kamil UZUN, CPA, CFE, MA, CRMA, CAC
Türkiye İç Denetim Enstitüsü Kurucu Başkanı
Yorumlar