Etik Olmak ve Sürdürülebilirlik için; Karbon Ayak İzi ve Yıllık İzin Yönetimi

 Yaşadığımız dört mevsim, dört iklim mi?

Sonbahar, kış, ilkbahar, yaz, her biri birbirinden farklı güzellikleri olan dört mevsim, dört iklim…

Düne kadar böyle bilir, mevsiminde güzellikleri yaşardık…

Ancak bugün yaşadıklarımız, iklim krizi içinde sayılan küresel ısınma, kuraklık, kıtlık, doğal afetler, büyük orman yangınlarıyla birlikte karşı karşıya olduğumuz riskleri düşündüğümüzde, yaşadığımız gezegenin geleceği için kaygı ve endişe duyuyor, yaşamın sürdürülebilirliği üzerine birlikte bir şeyler yapmanın gerekliliği üzerine yaşadıklarımızın bizleri düşünmeye sevk ettiğine inanmak istiyorum.

İş dünyamızın, kurumsal hayatımızın aktörleri kişi ve kurumların karşı karşıya olduğumuz doğal kaynak riskleri ve insanın çevresel zararları konularında geleceğe sorumluluğu bulunuyor.

Düne kadar sürdürdüğümüz yaşam biçimimizle, tutum ve davranışlarımızla yer küremizde iz ya da is bıraktık. Diğer bir ifadeyle karbon ayak izimiz ile değer yarattık ya da kirlettik.

Bugün ektiğimizi biçiyoruz…

İnsanoğlu ektiğini biçiyor. Yaşadığımız günler insanlık olarak hesaplaşma, yüzleşme günleri…

İnsanoğlunun yaşadıklarından ders çıkarıp, yaşadığımız gezegene saygı, doğa yasalarına uyum göstermekten başka çıkış yolu yok. Risk yönetimi senaryolarına iklim krizinin eklendiğini görüyoruz.

İzin kullanmamanın dayanılmaz cazibesi, işletme riskinin önlenemez yükselişi nedir?

Yaşadığımız gezegeni tehdit eden riskleri düşünürken, diğer yandan iş hayatımızda, kurumsal hayatta her zaman var olan, çalışma kültürümüzde mevcut anlayışın bir sonucu farkındalığımızın zayıf olduğu, bu nedenle öngörülmeyen bir riske dikkat çekmek istiyorum.

İster iş insanı, ister çalışan olalım, her birimizin dinlenme ihtiyacı en doğal hakkıdır. Çalışma hayatında da düzenlemelerde karşılığı olan bu konunun etik, uyum ve hukuk boyutu, kurumsal yönetim disiplini, ilkeleri açısından da ayrı bir önemi, diğer bir ifadeyle göz ardı edilmemesi gereken bir riski bulunmaktadır.

Çalışma kültürümüzde izin kullanmadan çalışan personel özverili, işine bağlı kabul edilir ve övgüye değer bulunur. İş yerlerinde, işletmelerimizde uzun süredir izin kullanmayan çalışana çok sık rastlanır. Bu durum son derece doğal karşılanır, iş yoğunluğunun, işe bağlılığın, özverinin bir sonucu olarak değerlendirilir. İş temposu, yoğunluk, personel sayısı ve benzeri nedenlerle planlı ve düzenli izin kullanımı konusundaki sıkıntılar yönetim ile ilgili şikâyetler olarak sürekli ifade edilir, iş koşullarının bir gerçeği olarak kabullenilir.

Çalışma yaşantımızın bu genel kabul görmüş gerçeği ardında işletmelerimiz için hile ve suiistimal riskinin bulunduğunu hiç düşündünüz mü?

İzin kullanmadan çalışmanın işletmeler için bedeli, çalışan için cazibesi olduğunu biliyor muydunuz?

Tayin, terfi ve rotasyon uygulamaları bir işletme için tehdit ya da fırsat oluşturabilir mi?

Bir denetim profesyoneli olarak deneyimlerim; izin kullanımı, tayin, terfi ve rotasyon konularının insan kaynağı ve risk yönetimi açısından çok önemli olduğunu göstermiştir.

Tecrübelerden çıkarılması gereken dersler, görüş ve öneriler

Denetim çalışmalarında; inceleme, soruşturma konusu olan pek çok hile ve suiistimallerin gerçekleştirilmesinde, uzun süredir izin kullanmayan, tayin, terfi ve rotasyon olmadan uzun süre aynı görevde bulunan çalışanların faili olduğu çeşitli olaylar nedeniyle söz konusu özellikleri taşıyan çalışanların insan kaynağı riskleri olarak dikkate alınması tavsiye edilmektedir.

İş süreçlerinin her geçen gün teknoloji destekli tasarlanmaları konusundaki hızlı gelişimine karşın insan faktörü süreçlerde belirleyiciliğini ve kontrolünü yitirmemektedir. Uzun süre ve kesintisiz olarak aynı işi yapan çalışanların kötü niyetli olmaları halinde kurallara ve kontrol mekanizmalarına rağmen suistimaller yapıldığı görülmektedir. Bir çalışan işyerinde iş süreçleri ve kontrol mekanizmaları ile ilgili zafiyetlerden yararlanarak suiistimal yapmaya başlamış ise suiistimalin ortaya çıkmaması için özellikle izin kullanmayı tercih etmemektedir.

İşletmelerde tüm çalışanları bu değerlendirme çerçevesinde risk ve kuşku duyulan kişiler olarak görmenin de çok doğru olmadığını da ifade etmek gerekir. Çünkü çalışanların iradesi dışında iş ve kadro sorunlarından ötürü izin kullanımı, tayin, terfi ve rotasyon konularında imkânsızlıklar olabilir. Ancak, etkili ve verimli işletme ve risk yönetimi için insan kaynakları yönetiminde yıllık izin kullanımı, tayin, terfi ve rotasyon konularının işletme yöneticileri ve iç denetçiler açısından göz ardı edilmemesi gereken bir kontrol ve denetim riskini oluşturduğunu belirtebiliriz.

İzin kullanılmamasının kötü niyetli çalışan açısından dayanılmaz cazibesi işletme riskinin önlenemez yükselişidir.

İş ve özel hayat dengesinin sağlanması, isteklendirme ve çalışan memnuniyeti, insan kaynağı verimliliği, gelişimi, yetiştirilmesi, kariyer imkânları sağlanması, iş süreçlerinin kalite ve kontrol güvencesi açısından gözden geçirilmesi, kurumsal sürdürülebilirlik ve risk yönetimi için işletmelerde düzenli yıllık izin kullanımı, tayin, terfi ve rotasyon uygulamaları aksatılmadan yürütülmelidir.

İşletmelerin çalışanları ile ilgili risklerine ilişkin sigorta işlemlerinde, poliçelerinde sigorta şirketleri, çalışanların yıllık izinlerini düzenli olarak kullanıp kullanmadıklarını dikkate alarak değerlendirmelerini yapmaktadırlar. Düzenli ve planlı izin kullanımının olduğu işletmelerinin sigorta yönetiminde bu hususu göz önüne almaları sigorta maliyetleri açısından avantaj sağlamaları açısından önem taşımaktadır.

Yönetim Kurulu, Denetim Komitesi, Yöneticiler ve Denetçilerin; çalışanların yıllık izin planlarının gerçekleşme durumunu izlemesi, kullanılmayan izinlerin nedenlerini değerlendirmesi, yedekleme ve kariyer planlamaları, terfi, tayin ve rotasyon uygulamalarını gözden geçirmesi kurumsal risk yönetimi ve sürdürülebilirlik açısından görev ve sorumluluklarını oluşturmaktadır.

İzin kullanımı; çalışkan olmak, özveride bulunmak için engel değildir!

Uzun lafın kısası;

Yaşadığımız gezegeni tehdit eden karbon ayak izimizin neden olduğu riskleri düşünürken, diğer yandan iş hayatımızda, kurumsal hayatta her zaman var olan, çalışma kültürümüzde mevcut anlayışın bir sonucu farkındalığımızın zayıf olduğu, bu nedenle öngörülmeyen, göz ardı edilen yıllık izin kullanımına ilişkin riskleri de değerlendirmeliyiz.

Öte yandan; çevre, sürdürülebilirlik ve kurumsal yönetim konuları (ESG), sıcak gündem konuları olmaktan öte yapılan ve yapılmakta olan düzenlemelerle uyum gösterilmesi gereken, hukuki sonuçları olan ve geleceğe sorumluluklarımızın bir gereği etik ilke ve değerlerimiz açısından önem taşımaktadır.

Yaşam her bireye iyi ya da kötü tutum ve davranış fırsat ve tercihleri sunar. Kimileri şahsi hırsları peşinde koşarken çevresini göz ardı eder. Bireysel tatminini her şeyin üstünde tutar. Kimileri de yaşadığı topluma ve zamana değer katmak, faydalı olmak için üretir, ürettiğini paylaşır, paylaşmak için imkân ve ortam yaratır.

Sonuç olarak;

Sürdürülebilirlik için, karbon ayak izi, yıllık izin, işletmelerimizin geleceğe sorumluluklarında ödev edinilerek yönetilmesi gereken konular arasında yer almalıdır.

Akıl ve iş ahlakı bunu gerektirmektedir.

Hayatın bize verilen bir armağan olduğunu düşünürsek, kendi geleceğimizi gezegenimizin geleceğiyle birleştirerek, birlikte sürdürülebilir bir yaşam için bize armağan olan hayatımızı anlamlandıralım.

Unutmayalım ki attığımız adımların izleri, geleceğimizi şekillendiren en önemli etken olacaktır. 

 

 

Ali Kamil UZUN

Türkiye İç Denetim Enstitüsü Kurucu ve Onursal Başkanı


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Baba sözü…

Hoş geldin yeni yaşım!..

SAWYER'S İç Denetçiler için Rehber Kitabının Türkçe Çevirisi Üzerine...